Uzm. Diyetisyen Fatma FİDAN Sağlığınız İçin

Sinsi Düşman Hipertansiyon

Hipertansiyon gelişmiş ülkelerde sıklıkla karşılaşılan ciddiye alınması gereken bir tıbbi bir hastalıktır

Yayın: 14.04.2016 - 13:50:13 Güncelleme: 14.04.2016 - 13:50:13

Hipertansiyon gelişmiş ülkelerde sıklıkla karşılaşılan ciddiye alınması gereken bir tıbbi bir hastalıktır

İstatistikler ortalama her dört yetişkinden birinin kan basıncının yüksek olduğunu gösteriyor. Damar içinde dolaşan kanın iç çepere (endotel tabakaya) uyguladığı yüksek basınca hipertansiyon denir. Damar iç çeperinin tıkanması (protein, pıhtı, yağ asitleri, sodyum gibi maddeler )sonucu kanın geçtiği alan daralır ve yüksek basınç oluşur. Artan kan basıncı kalbin iş gücünü arttırır, atar damarlara zarar verir, kalp, böbrek, göz ve beyne kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşturur. Hipertansiyon sinsi ilerleyen ve genelde ilerlemeden bulgu vermeyen sessiz bir hastalıktır. Sessizce ilerleyen bu hastalık; kalp krizi, inme, böbrek yetmezliğine yol açıp aniden ölümle sonuçlanabilir. Yüksek tansiyon, öldürücü olduğu kadar sessizdir ve bu sebepten tehlikelidir. İlk kez kalp krizi geçirenler üzerinde yapılan bir araştırmada, yaklaşık yüzde 70’inde yüksek tansiyon olduğu gösterildi.

Sessizce içimizde büyüyen bu hastalığı tuzla besliyoruz. Hipertansiyona neden olan etkilerin başlarında yanlış beslenme alışkanlıkları ve fazla tuz tüketimi geliyor.

Dünya sağlık örgütü; Hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak amacıyla günlük olarak tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5-6 gram olarak önermektedir.

Kan basıncı belirli besin öğelerinin alımıyla etkilenir. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme sağlanmalıdır.

• Vücut ağırlığı istenilen seviyede olmalı, ideal kilo korunmalı kişinin fazla kilosu var ise mutlaka bir Diyetisyen ve Doktor gözetiminde kilo verilmelidir.

• Tuz ve sodyum tüketimi azaltılmalı, sodyum alımı 1,5-2,5 gr arasında (4-6 gr tuz) tutulmalıdır. Tuz oranı düşük yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir, kefir) tüketilmeli.

• Besinlerin etiketleri mutlaka okunmalı, yüksek sodyum içeren besinlerden uzak durulmalıdır.

• Vitamin ve mineral içeren besinler her gün yeterli miktarlarda alınmalı. Mevsimine uygun günde 4-6 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.

• Basit şeker ve doymuş yağ içeriği yüksek olan besinlerden uzak durulmalıdır.

• Sigara ve alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır.

• Kahve sınırlı miktarlarda tüketilmelidir.

• Maden suyu tüketimine dikkat edilmeli. İçerisinde kalsiyum veya magnezyumdan zenginleştirilmiş olanlar, günde maksimum (2 şişe=400ml) tercih edilmelidir.

• Fiziksel aktivite arttırmalıdır. ( günde en az 5000bin adım atılmalıdır.)

• Stresten uzak durmaya özen gösterilmelidir.

Sağlıklı günler dilerim…