Çevre ve Doğaya Sorumluluğumuz
Denizlere, nehirlere veya yer altına dökülen zift, boya veya her türlü kimyasal atıklar denizlerin, nehirlerin veya yeraltı sularının kirlenmesine, hem tarım ve hem de su ürünlerinin zarar görmesine, yok olmasına veya ürünü yiyen insan veya diğer canlıların da kanser veya başka hastalık çıkarmasına sebebiyet vermesi kaçınılmaz bir durumdur. Kesilen her ağaç oksijeni azaltır bütün canlılar etkiler. Fazla egzoz dumanı bütün canlıları etkiler, atılan her plastik 150-200 yıl doğada çürümeden olumsuz etki yapar. Şehirlerde kontrolsüz gürültü ve atılan her havai fişek kuşların ölmesine sebebiyet verir. Bu örnekler saymakla bitmez.
Yapılan her olumsuzluk şahsımızı, çocuklarımızı, torunlarımızı ve gelecek nesilleri etkileyecektir. Olumsuzluğun önü alınmazsa ileride soyumuzun da yok olmasına sebebiyet verileceğini bilmemiz gerekir. Yani kıyametimizi kendi elimizle koparıp suçu da Allah’a atıp “takdiri İllahidir” diyeceğiz.
Bu sorumsuzluğun ve olumsuzluğun önüne geçilmesi için, hükümetlerin, siyasi partilerin ve okulların eğitim ve öğretim program ve faaliyetlerinde çevre hakkı ve doğanın korumasına yer vermelidir. Resmi ve özel kişiler, esnaf ve tacirler gerek maddi ve gerekse manevi olarak doğaya ve çevreye duyarlı olması gerekir. Yine yasama meclisi ve hükümet, çevreye duyarlılığı artırmak için esnafa, tüccara, sanayiciye ve tekstilciye ekstra yatırım teşvikleri geliştirmelidir. Kanserojenden uzak yerli tohum ve organik tarım yeniden yaşama geçirilmelidir. Aksi halde küresel buhranlarda devletler bireylere maddi yardım ve teşvikler vermek yerine; kendisi yardım almak için vatandaşına banka IBAN numarasını vermek dışında bir şey yapamayacaktır.
(Av. Dr. Seyithan Güneş- ayrıntı için: hukuki haber deki “Korona Virüs, Çevre Hakkı ve Kentsel Yaşam isimli makaleme bakabilirsiniz)
#cevre #doga #sorumluluk