Sayıklanan Bir Yara
Yaşamak dünyaya yaranmaktır muhtelif,
Her yere açıktan vurur oysa rüzgâr,
Zırhlar, beyhude yük biner benliğe,
Örülürken dağılırsın.
İnce bir çizik pembe teninde,
Eski kapı kıymıklarından pütürlü,
Kan sızmaz, kabuk tutmaz derinde,
Çağrıştırmaz ölümü küçük bir sancı.
Uyumak, uyumak, sürekli uyumak…
Bir uçuruma koyuvermek, renksiz,
Sonu bir türlü gelmeyen boşlukta,
Çocukluğunu avutmak.
Kendime küçük bir yuva kurayım,
Küçük bir ev, kadın, çocuk ve zeytin,
Aldığım verdiğim denk,
Taşmasın, az eksik olsun ocağım.
Küçük kasabanda, avluda,
Menekşenin önünde, duvarın dibinde,
Kendi halinde akmaz, bulanır nehir,
Katar seni korkunun dalgalarına.
Dünyaya katılınca benin,
Katılmamak mümkün mü, ne dersin?
Gecen var, gündüzün var, takvimlerde yaprağın,
Bayramın seyranın, yolun yordamın…
Ben bu yaralarla nasıl?
Ama herkes iyi gibi işinde gücünde…
Bu çalışma, çaba da neyin nesi?
İnsan bu, yaralarını düşündükçe sayıklar.