“Bir Türk cihana bedel” ise; “üç çocuk” derdine düşmek ne diye?
Yayın: Güncelleme:
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; beraberinde getirdi gamı…
Aslında her şey güzeldi yine. Yine cıvıl cıvıl çocuklarla dolmuştu eskinin “Cumhuriyet Meydanı”; yine bayrak ve balonlarla süslenmişti şimdinin “Kapalı Çocuk Pazarı!”. Lakin “Kapalı Pazar Yeri”nde “Domates-biber-patlıcaaan!” sesleriyle o bıyıklı amcaların bizlere pazarlamaya çalıştıkları hormonlu mamalar yerine, -geçtiğimiz 23 Nisan sabahı- çocuklardan aldık çocukluğumuzdaki o günahsız anılarımızı. Çocuklar mı? İnanın bunun karşılığında hiçbir ücret almadı… Zaten onlar insandı…
“Yirmi Üç” Nisan Bayramı; “Ulaşılması Güç” İnsan Bayramı. Zira çoğu insan sadece çocukluğunda yaşar insanlığını. Terk etmeye başladıkça çocukluğuna dair yaşlarını; insanlıktan çıkarak unutur zamanla günahsızlığını. Ve sonra sergiler azgınlığını!..
Büyüdükçe “bazıları”nda başlar “Üç Çocuk” sevdası! Biz daha mevcut çocuklara yapamazkenokullarını; doğmamış çocukları dünyaya getirmenin yaparız planlarını. Aile Planlaması mı? Boş verin; “bazıları” veremese de azıklarını; Allah verir –nasıl olsa- rızıklarını…
Unutmadan! 23 Nisan “İnsan” Bayramı; taşıdı üstünde “Yenidoğan” damgası. Yani demem o ki; inanın bu bayrama Yenidoğan Mahalleli çocuklarımızın yaptığı“canlandırma”lardamgasını vurdu. O “Roman” diye tabir ettiğimiz çocuklar öylesine sembolize etmişlerdi ki “Kurtuluş Mücadelesi”ni; adeta onlardan öğrendik milliyetçiliğimizi. Onlar “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilenlerdendi yani…
Bütün bunlara karşılık “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyemeyen –niyetleri belli- vatandaşlarımıza dökülür de ülke serveti; nedense bizim “servet” değerindeki çocuklarımızın okullarına yetemez ülke bütçesi. Batının doğusu olmaktır tek kabahatleri! Ve bu kabahatten ötürü yapamaz bütçe mekteplerini…
Ve yine o “bazıları”; “Üç Çocuk planı”na karşı çıkanlara “Bunlar Türk Milleti’nin devamını istemiyor” diyerek karşı atak gösterirler de, nedense işte o “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyen insanları göremez. Çünkü bazıları vardır ki; “kulakları vardır duymazlar, gözleri vardır göremezler…”!
Çok mu ileri gittim? İnanın az bile gittiğim bu gidiş! Gidin-Görün, o ellerinde Türk bayrakları taşıyan “Yenidoğan” mahalleli çocukların okumaya çalıştıkları okulu. Siz karar verin; okumaya çalıştıkları mekân, baraka mı? okul mu?
Neyse, nihayetinde biter 23 Nisan Çocuk Bayramı. Önlerinde bando, doldurur çocuklar sıra sıra –ordu misali- Taraklı Sokaklarını. Bu çocuklar gelecekte “İşsizlik Ordusu”na katılmak üzere, acemi asker misaliheyecanlıdır bu yemin (bayram) töreninde! Lakin gerçekten de; “İşsizlik Ordusu”na katılmak için, bu çocuklar asker doğar “o” günden bu güne. Öyle ya; “Her Türk Asker Doğar”! Doğan çoğu asker ise etrafında “okul” arar…Yanar…
Ve yine en nihayetinde, -en başta dediğim gibi- nice “Kapalı Çocuk Pazarları” daha kurulur gelecek senelerde de. Gelecekleri, hatta çocuklukları bile satılsın diye… Ama bir “Türk” vardır;o Türk; bırakın pazarı, cihana bedeldir… Gelecektir…
Lakin, eğitimli “Bir Türk cihana bedel” ise; “üç çocuk” derdine düşmek ne diye?
Muhteşem bir teşbih yapmışsın Serkan, kutlarım seni.
İslamERDEM
29.04.2008 / 01:10:13
Dileğim odur ki çocuklarızı sadece 23 Nisanlarda değil, her zaman hatırlayalım.Onlara iyi bir gelecek hazırlayalım.Onlara iyi bir eğitim veren konforlu okullar yapalım, kaliteli eğitim kadrosu yetiştirelim.Okullarımızı ikili eğitim çıkmazından kurtaralım.Çünkü çocuklar herşeyimiz, çocuklar geleceğimizdir.Onların daha sonraları işsizler orduuna katılmasına göz yummamalıyız.Onlara yurt olacak memleketimizin topraklarımızın bir karışını bile yabancılara kaptırmamalıyız.ATATÜRK emperyalistlere göz atırmadı ve bu günümüzü çocuklara , Cumhuriyeteti de gençlere emanet etti.Serkan yazın çok enfes, büyük bir zevkle okudum .Çocuklar için duyduğunuz endişe hepimizi kara kara düşündürüyor.Onların gelecekleri inşalla h iyi olur ve bizim endişelerimiz de yersiz olur.Taraklı'nın güçlü kalemi olduğunu düşünüyor, sana başarılı yayınlar diliyorum.
saime
29.04.2008 / 13:56:49
Çocuklar, geleceğimiz. Onlara soyumuzu, yurdumuzu emanet ettiğimizi her fırsatta söyleyip duruyoruz. Dünyanın ilk çocuk bayramını Ata'mız onlara armağan ettiği için gururlanıyoruz. Söylevler çekip, kongreler düzenliyoruz.Onlardan çok şey beklediğimizi bıkmaksızın yineliyoruz. Kısacası çocuk adına, çocuk için, her an tozu dumana katmaktan kaçınmıyoruz.Hal böyleyken, acaba onlara ne verebiliyoruz? Ne yazık ki iş onlar için bir şeyler üretmeye gelince en ucuzuna, en uyduruğuna kaçıveriyoruz. Her çocuk bereketi ile dünyaya gelir, Tanrı onların rızkını verir sözleri ise bir aldatmacadan öteye gitmemektedir. Buradaki bereket sözcüğü ekonomi ile bağlantılıdır. Bu bereket denilen nesne bazılarına şu veya bu yolla ulaşır, bazılarına ise yaşamı boyunca hiç bir zaman ulaşamaz.
Çocuk yetiştirmek öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Çocuk sağlıklı nasıl beslenir, nasıl eğitilir ve nasıl giydirilir?
Saldım çayıra Mevla’m kayıra dersen diyecek bir sözümüz olmaz.
hoşçakalın dostçakalın.
Kadir DEMİR
2.05.2008 / 17:35:02
Saime hanıma ; Rızık hususunda belirttiğiniz üzere, tanrının onlara rızkı vermesi, siz dedikçe, gerçekten de aldatmaca.Tanrının rızık verdiği nerde görülmüş ki.Zira RIZKI VEREN ALLAH'TIR, öyle değilmi Saime hanım ? Çocuk konusu da ona keza.Ayet ve hadislerle konuyu açacaktım ama gerek duymadım.Siz kısaca AMENTÜYÜ Bİ GÖZDEN GEÇİRİVERİN LÜTFEN.
hakan aksoy
3.05.2008 / 20:36:42
bir Türk Dünaya ya bedel!!!!!!!!!!!!!
çocukluğumuzu çalan ve asla büyüdüğümüzü hissettirmeyen bu zihniyet nereye kadar???
İzzettin KÖMÜRCÜ
3.05.2008 / 23:58:02
benim bildiğim yazılarda (!!!!)işaretleri olumsuzluk belirtir ..Yorum yapan arkadaş inşallah benim kasdettiğim gibi yazmamıştır.Yani demek istediklerinizi daha net ifadelerle yazmış olsanız herkes rahatlıkla anlayabilir...Şu anda ben "BİR TÜRK DÜNYA YA BEDEL DEĞİLDİR ŞEKLİNDE YAZIYI ALGILAMAKTAYIM..aYRICA KASDETTİĞİNİZ ZİHNİYET HANGİ ZİHNİYET...Lütfen yanlışsa düzeltin ifadeleri...
Faruk Serkan
4.05.2008 / 18:43:03
değerli arkadaşım; ırkçılığa girecek düzeyde milliyetçi olmadığımı bilirsin. bunu bilmene rağmen o malum özdeyişe takılman beni hayrete sürükledi. oradaki ince çizginin farkına varsa idin, beni iğneyici ve incitini ünlemleri kullanmazdın. bütün bunlara karşılık, o dönemin dünyasında "kafa tasçı" bir takım zihniyetler milliyetçilik adı altında katliamlar yapar iken; o senin takıldığın sözleri söyleyen zihniyet, "ne mutlu Türküm diyene" düşüncesini de kazımıştır beyenlere. ve sen arkadaşım, "Türküm" diyemeyip mutluluğa ulaşamıyorsan, bana ne?
hakan aksoy
4.05.2008 / 23:56:27
ben Türküm demekteki mutluluğa ulaşmakta tarifsizim.ayrıca serkan yazını çok beğendim benim düşüncem seni desteklemekti, seni yermek değil!
bir ikincisi izzettin arkadaşım imla kurallarında ünlemler olumsuzluk eki olaraka kulanılmaz yanlış biliyorsun. Dikkat çekmede ve de hayret belitmede kullanılır bu da bir nottu öylesine
hakan a.
4.05.2008 / 23:59:48
Serkancım insanlarım dünyevi görüşleri kendilerini ilgilendirir ben sana ırkçısın demedim ayrıca unutma üstün ırk diye birşey yoktur. sadece tutunacağımız dal Mustafa Kemal in yoludur. Bu bayraktaki kırmızı renk yani kan tek ırkın kanı değildir. sanırım bu problemi Nutuk okuyarak aşabilirz
Faruk Serkan
5.05.2008 / 01:04:22
yani! ben de mevcut düşünceni bildiğim için hayrete düştüm. galiba ben de izzettin abi'nin yorumundan etkilendiğim için böyle bir yanlış algıya kapıldım. ancak ünlemin ima amaçlı kullanıldığını da düşünürsek -olabilecek- bir yanılgıdı bu kapıldığımız. şimdi anlıyorum ki, "çocukluğumuzu çalan zihniyet" derken, meğer yazımda eleştirdiğim o "bazılarını" kastetmişsin. ilgin için teşekkürler arkadaşım. tabi ki üstün ırk diye birşey yoktur; ve tabi ki o bayrağın kırmızı renki sadece türklerin kanlarıyla boyanmamıştır. zaten bizim öteden beri savunduğumuz tez bu doğrultudadır. o türk bayrağı altında, bütün milletlerle sonsuza dek kardeşçe yaşamak dileğiyle. görüşmek üzere...
deniz ulaş
5.05.2008 / 18:21:31
globalleşen dünya içinde sınırsı,sınıfsız, sömürülmeden tüm halkların kardeşçe yaşadığı güneşli günlere Deniz mavidir maviyse Umut. Deniz'li günlere .. yarın 6 mayıs