Kandıra “F tipi” cezaevlerine düşmemek için “F(aruk) Tipi” bir şiir yazdım konu hakkında…
Yayın: Güncelleme:
Ergenekon davasıyla ilgili iddianame açıklandı nihayet! Ancak bu konuda henüz kimseden beklenmemeli nekahet! Davanın karara bağlanmasının ardından belki… Tartışmalar uzayacak belli ki… Fakat benim için önemli olan sözkonusu iddianamede “Taraklı” adının geçmiyor olması! Öyle ki 15-20 dakika gibi küçücük zaman dilimlerinde, iki-üç hükümet kurup-yıkma hüneri, burada olduğu kadar yoktur başka bir beldede! Buna Şehit Mehmet Nuri Kocabıyık Parkı’ndaki kestane ağaçlarının gölgeleri şahittir! Dediğim gibi, Taraklı(lı) “15 dakkada” hükümet devirir!..
Yine serin bir yaz akşamında -sözkonusu o parkta- çaylarımız masada. Ve Taraklılılar tarifsiz bir tasada! Nitekim Ergenekon davasının bir ucunun da bize dukunabileceğine dair olasılık hesapları yapıyoruz geçtiğimiz haftada… Neyse iddianame açıklandı da, biz de kurtulduk bir hafta önceki bu içi boş kuruntularımızdan. Ama hâlâ da vazgeçemiyoruz darbeci huyumuzdan!
Tarihler bu kez dünü gösteriyor… Ve biz yine aynı parktayız; laflamaktayız… Masada bütün hararetiyle Ergenekon davası meze olurken çaylarımıza, konu dönüp dolaşıp takılıyor bana! Ben kurtulduğumu sanıyorum; ama “davacı”lar tekrar yapışıyor yakama.
Neymiş efendim;
Öyle basit basit konuları yazmak kolaymış, zor olan cesaret gerektiren sorunları yazmakmış!
Böyle burada atıp-tuttuğum gibi gazetede de yazmalıymışım!
Hem sonra ben nasıl gazeteciymişim!
Lakin ben korkağın biriymişim!..
Bütün bu suçlamalar karşısında ben de susmadım tabii ki. Onlara; böylesine derin bir konuda yazabilmek için -konu hakkında- konuyla doğru orantılı derin bilgilerimin olması gerektiğini, daha çok genç olduğumu(!), Onların da beni erken kaybetmek istemeyeceklerini, bu tavırlarıyla beni adeta ateşe attıklarını anlatmaya çalıştım! Anlatamadım…
Ve sonunda, Onlara verdiğim sözü tutmak adına bu yazımı yazmaya karar verdim. Bu aslında bir geçiştirme yazısı! Ya da -Ergenekon davasını- geçiştirdim sanısı… Lakin ben cesaret yoksunu bir insan olmadığım gibi, Kandıra’da da kaybetmek istemem gençliğimi! İşte bakın ben sözümde durdum ve Kandıra “F tipi” cezaevlerine düşmemek için “F(aruk) Tipi” bir şiir yazdım konu hakkında…
Neyse gitmeliyim; şimdi beni bekliyorlardır kestane ağacı altında, Kocabıyık Parkı’nda…
Gel-Gene-Kon!
Darbe var bugün gözlerinde; Darbe var bana söylediğin her sözde! Ayaklarına geçirmişsin postallarını; -O korkutucu ritmi bozmadan- Geliyorsun devirmeye umutlarımı. Ve ben şaşırmışım ne yapacağımı…
Ne biçim süreç bu; nasıl bir devrim? Kalp tahtıma bindin, geçti mi devrim? Bak sürüldü benliğim benden yoksun bir bana; Esaretim son bulmaz; boyun eğdim aşkına… Gözlerim gözaltında; bakışların gardiyan! Böyle bir tutsaklığa; kolay şeyse sen dayan…
Bölündü bütünlüğüm; paramparça her yanım! Ciğer-kalp-beyin; bitmez (h)iç savaşlarım… Kendi varımda bile gurbet olsa vatanım; Emrinden çıkmam ki; sensin tek komutanım! Olur ya düşersen; boş kalırsa kâlp tahtım;
SEVGİLİ SERKAN ,SEN BENİM KARDEŞİMSİN...LAKİN SENİNLE ARKADAŞ OLMAK,SENİNLE BİRLİKTE AYNI SİHABER SİTESİNDE BERABERCE OLMAK
BİR ÇOK DÜŞÜNCEYİ PAYLAŞMAK.GERÇEKTEN BENİ SON DERECE MEMNUN EDİYOR...BİR KÖTÜ HUYUN VAR(!!)...ONU BURADAN YAZMAYACAĞIM..SENİN ABİN OLARAK O ELLERİNİ BİR GÜN YEMİNLE SÖYLÜYORUM KIRACAĞIM..O HUYUNDAN VAZ GEÇ....PARMAKLARIN SARARMAYA BAŞLADI..AMA YAZARLIĞIN HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR...KÖŞE YAZILARINI OKUTUYORSUN...GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM....DARBE KONUSUNU YORUMLAMAK HER BABAYİĞİDİİN HARCI DEĞİL...ALNININ ÇATINDAN ÖPTÜM....SELAMLARINLA
nagihan
31.07.2008 / 08:39:58
Tebrik ederim Faruk Serkan
Yine anlatımı güzel bir konu ardına şiirin. Kalemine sağlık...Sevgilerle...
Ufuk ŞEN
31.07.2008 / 10:54:29
Serkancım İzzettin abin mesajı vermiş. Yazın ve şiirin güzel. Kestane ağacının altında laflayan, gaza getiren çok olur. Her konu her yerde yazılmaz. Her şey her yerde söylenmez. Bazen üç maymunu oynayacaksın: Görmedim, duymadım, bilmiyorum...
bu ne ya!!!
2.08.2008 / 00:01:09
buna devinim desem deyil, onu bunu desem o buda deyil. ne anlatmak istedin, hangi sonuca vardın hiç bir şey belli deyil. aşkla iş birbirine karışmış yaa. zihinleri bulandırmak galba amacınız. bence bırakın bu işi. farklı olmak istiyorken afallamışın.
İzzettin KÖMÜRCÜ
4.08.2008 / 00:05:57
BİR LAF VARDIR.."EŞEK HOŞAFTAN NE ANLAR"..SRKAN LAF HER ZAMAN ÇOK HOŞUMA GİDER..DERLER YA "ÜZÜMÜNÜ YER DANESİNİ BIRAKIRMIŞ ""
kamil uzun
4.08.2008 / 02:52:30
at gözlüğü ile bakmak buna denir. yorumcunun rumuzu bile fasollü. "BU NE YA" böyle konuşma tarzı mı olur.. Serkancım sen bildiğin yoldan git. boş ver
faruk serkan
4.08.2008 / 03:10:31
izzsettin abi seni çok ii anlıyorum. teşhislerin harika. buna, bir önceki yazıma gelen yorumlara yaptığın yorumda şahidim. Hamdullah Ergin e gereken cevabı -sayfısızlık- yapmadan ne de güzel vermişsin. eşekten hoşaftan bahsetmiycem ama, şunu bilin ki "beşinci mevsim"in kalitesi hiç bu kadar düşmemişti! ben yazılarımdan çok aldığım yorumların kalitesine bakardım. kalitesizleştiysek; gide-de-biliriz. Anlaşılmak için yazıp da hala anlaşılamıyosak; vazgeçip yazmaya-da-biliriz. bir de sunu isterim; bana ismi-cismi belli olmayan düşmanlar göndermeyin! düşmandan korkmam ama; gizlenen dostan bile korkarım..
Nilüfer Hedef Arsever
4.08.2008 / 09:31:08
Faruk Serkan kardeş; yazın çok yerinde ve güzel bir yazı, anlayan anladı ne demek istediğini, gerisini boşver sen..
Kadir DEMİR
4.08.2008 / 14:30:15
bu ne ya!!!' ya ; Hakikaten bu ne yaaaaaa. Adam gibi, adını şanını yazarak yada düzgün bir rumuz bulup çıksaydın ya okuyucu karşısına.Burada İzzettin ve Kamil'e aynen katılıyor,Faruk'a da hak veriyorum. Zira son cümlesinde çoook güzel anlatmış sizi vesselam.
ismail yavuz
8.08.2008 / 07:52:23
abi gayet guzel bi siir olmus hatta hikayesiyle birlikte cok ta eglenceli oncelikle kalemine saglik... Eskilerde bi tartisma vardi "sanat sanat icin mi yoksa halk (anlasilir olmasi) icin mi " diye. senin ki de buna benzemis ustadim sen aldiris etme sen yagmur olup yagsan da arkadas bardagi ters tutuyor,kimbilir belkide hic degmedi yagmur ustune... nasip meselesi... sahi sanat ne icindi?
Ufuk ŞEN
8.08.2008 / 10:27:31
Tabikide sanat sanat içindir sevgili İsmail.
Enes ÇINAR
3.09.2008 / 03:23:08
Söz vermiştim -bir yorum- yazmaya, yazının altına. Şiiri de ağzından inlemek nasip oldu, gel-gele-uçamadım semaya, us ipinden yukarıya. Şimdi -başlarken- "sessiz kalacağım bu defa" diyeceğime yine çenemi, eimi durduramadım galiba, kendimi yine koyamadım bir kaba. Beynimin içinde bana yapılan ihtilaller ve devrimler peşim sıra, postallarını giyip yürümüyorlar üstüme bu defa. Olasılığımdan uzaklaştıkça varıyorum olgulara. Biraz da kendim(iz)i buldum bu yazında. Kalemi özlüyoruz, kağıdı da, mrekkep kokusunuda. Eyvah! herşeyimiz kendisini bırakıyor yavaş yavaş klavye şangırtsına.
Eline, yüreğin, beynine -ciğerine- sağlık.
enginkaraoğlu
15.09.2008 / 03:34:43
oğlum su sakını yazda artık ara sıra bizde möeze yapalım.walla güzel şarkı:)