'Cesur gazete' olmanın sorumluluğu!
2004 sonbaharı…
Yenihaber'in hazırlıkları sürerken nasıl bir yayın politikası izleneceği merak ediliyor…
Kısaca "cesur bir gazete olacak" diye cevaplıyoruz gelen soruları…
Sonra "Cesur gazete" ifadesini logomuza da yerleştiriyoruz…
Gerçekten de 5 yıla yakın bir zaman geçti, ilk Yenihaber'in üzerinden…
Bu süreçte gazetemizin adının üzerinde yazan "Cesur gazete"nin gereğini yapmaya çalıştık…
Şehirdeki tüm çıkar ve rant gruplarıyla kavgalar ettik…
Tehditler, hatta dayaklar yedik…
Yılmadık, korkmadık…
En üst düzeyde, inanılmaz baskılar gördük…
Arkadaşımız Uğur Kaya'nın uğradığı saldırının failleri, azmettiricileri bilinmesine rağmen kimse kılını kıpırdatmadı…
Çünkü "tuz kokmuştu."
"O saldırganların bulunması benim namus borcum" diyenler borçlarını ödemeden çekip gittiler…
Güçlüden yana olma duygusuyla birçokları bize karşı tavır alırken biz "cesur gazete" olmanın sorumluluğu ile işimizi yapmaya devam ettik…
Gerçekten de işimizi en güzel şekilde yapmaya çalıştık…
Yenihaber, yazılamayanları yazan bir gazete olarak tanındı…
Ancak çıkar grupları bunda hiç hoşnut olmadı…
Susturmak için, diğerleri gibi olmamız için büyük çaba sarfettiler…
Halen de "cesur gazetenin" ürküttükleri büyük bir işbirliği halinde üzerimize üzerimize gelmeye devam ediyor…
Biz bu yola çıkarken neler olabileceğini kestirebiliyorduk…
Cesur gazete olmanın sorumluluğu kolay değildi…
Biz tüm zorluklarına rağmen o sorumluluğu taşıyoruz, taşımaya devam da edeceğiz…
Artık zaten alıştık da…
***
Tüm bunları neden yazdım?
Aslında yeni haftadan başka yeni bir şey yok…
Zorlu bir haftaya başlarken sizinle sohbet etmek istedim…
İçimden gelenleri yazıya dökmeye çalıştım…
Sizlere her gün bir öncekinden daha iyi bir Yenihaber sunmaya çalışırken yaşadığımız zorluklardan bahsetmek istedim belki de…
……………………
Büyükşehir'den doğa yürüyüşü!
Bu yaz arkadaşlarla her Pazar doğada yürüdük…
Gerçekten de keyifli anlardı bizim için…
Özellikle Sapanca ormanlarındaki yürüyüşlerimizden inanılmaz keyif aldık…
26 kilometrelik Soğucak Yaylası yürüyüşümüzle rekor kırdık…
Bazen yürüyüş sonrası buz gibi derelerde yüzdük…
Yürüyüşlerimiz sırasında bizim yaşadığımız güzelliklerin daha fazla insan tarafından keşfedilmesi gerektiğini düşünüyorduk…
Her seferinde bunun için bir şeyler yapmak gerektiğini tartışıyor, ancak biz sadece kendi çevremizdeki doğa dostlarını yürüyüşe davet etmekle yetiniyorduk…
Geçtiğimiz haftanın başında işe gelirken billboardlarda Büyükşehir Belediyesi'nin doğa yürüyüşüne davet eden çağrısını görünce çok hoşuma gitti.
Demek ki Büyükşehir Belediyesi güzel bir adım atarak daha çok doğaseveri, doğayla buluşturacaktı…
Hemen bizim ekipteki arkadaşların isimlerini yazdırdım…
Dün sabah ilk yürüyüş programı vardı…
Programda Büyükşehir Belediyesi'nin organizasyon yeteneksizliği kendini bir kez daha gösterse de yürüyüş keyifliydi…
Büyükşehir'in 6 hafta daha sürmesi planlanan yürüyüş programlarına, tüm doğa severlerin katılımını bekliyorum…
…
Issız ada
Temel, bir Fransız ve bir Amerikalı ile
ıssız bir adadaymış. Bir gün iyi huylu bir deniz perisi gelip demiş ki:
- Uzun zamandır izliyorum sizi. Geminiz battıktan sonra cok acı çektiniz. Dileyin benden, ne dilerseniz.
- N'olur beni Fransa'ya gönder, demiş Fransız. Hoop gitmiş Paris'e.
- Beni de Amerika'ya lütfen demiş Amerikalı ve oda hoop California'ya.
Sıra Temel'e gelmiş. Düşünmüş, düşünmüş.
- O Fransız ile Amerikalı uşakları çok özledim. Çağır onları geriye.
İnternetten