Sakarya'nın idareci şansı!
Vali Yardımcısı Haluk Nuri Ballı Paşakasıpı Cezaevi'nde…
Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Rıdvan Duran Paşakapısı Cezaevi'nde…
Emniyet Müdürü Faruk Ünsal Paşakapısı Cezaevi'nde…
Sakarya'nın en önemli üç kurumunun en tepe yöneticileri aynı cezaevinde…
Çok ilginç…
Gerçekten bu durum Sakarya için ibretlik bir durumdur…
Ballı, Duran ve Ünsal hakkında suçlu olduklarını söyleyemeyiz…
Şu an için sadece haklarında yapılan suçlamalar var…
Hukukun en temel karnesi gereği biz de bu idarecilerin suçlu oldukları ispatlanana kadar suçsuzluklarına inanıyoruz…
Ancak mevcut durumun izahı biraz zor…
Kentin en önemli üç kurumunu yönetenler, organize suç örgütleriyle bağlantıları gerekçe gösterilerek cezaevine konuluyorsa, herkesin durup iyice bir düşünmesi gerekiyor…
Sakarya'da organize suç örgütlerinin siyaset ve bürokrasiyle iç içe olduğu yıllardır söylenir dururdu…
İlimizin bir dönem en büyük organize suç örgütü olarak gösterilen; Altıncı Bölük veya Altıncı Filo adıyla anılan yapı için de yıllarca siyaset ve bürokrasi tarafından korunduğu söylenirdi…
Sonraki dönemde ilimizde görev yapan üst düzey bürokratlardan bazılarının bağlantılı oldukları gruplar bizce de malumdu…
2005 yılı Ağustos'unda arkadaşımız Uğur Kaya'yı darp eden saldırganların "Bu işten Vali'nin, Emniyet Müdürü'nün de haberi var" sözlerinin ardından ellerini kollarını sallayarak şehirde dolaşmaları başta türlü nasıl izah edilebilirdi?
O günü hiç unutmuyorum…
Uğur Kaya Emniyet'e ifade verirken bu sözlerin özellikle ifadeye girmesini sağladım…
Akşam saatlerinde saldırganlar beni arayarak "Sen uslanmıyorsun, Vali ile Emniyet Müdürü'nü neden karıştırdın" diye hesap sormaya kalkmışlardı…
Tüm bunlar herkes tarafından bilinmesine rağmen darp olayıyla ilgili soruşturmadan hiçbir şey çıkmadı…
Uğur yediği dayakla kaldı…
O günlerde Sakarya'da görev yapanlar bugün ya başka görevlerde, ya da emekliler…
"Sakarya'nın idareci şansı!" diye bir başlık attım…
Yazı hangi konuya geldi?
Elbet bunda da bir hayır vardır…
Atatürk Parkı'na özgürlük!
Atatürk Parkı'ndaki işletmecilerden AKP'li Meclis üyesi Hayrettin Değirmenci'nin yayılma girişimi bir kez daha Yenihaber'den döndü…
Yenihaber'in Cumartesi günü gündeme getirdiği "çıkma" Pazar günü söküldü…
Bu konuyla ilgili yazdığım "Bu kadar mı yüzsüz olunur?"köşe yazıma çok sayıda okur yorumu geldi…
Bu yorumlardan birinde gerçekten de güzel bir öneri vardı…
Okurum "Parka özgürlük" adıyla bir kampanya başlatmamızı öneriyor…
Park üzerindeki işgalci yapıların kaldırılması ve Atatürk Parkı'nın tam anlamıyla halka açılması için bir kampanya başlatılması fikrini ortaya atan okurum bunun büyük bir ilgi toplayacağını söylüyor…
Bence de Atatürk Parkı eskiden olduğu gibi Sakaryalılar'ın rahatça gidip oturabileceği bir park haline dönüştürülmelidir…
Sömürgeci zihniyeti temsil eden anlayışın Atatürk'ün adını taşıyan parkta işi yok…
Bir dondurmanın 10 liradan, bir bardak çayın 1.5 liradan satıldığı bir belediye parkı olamaz…
Şimdi o parkta işletmeci konumunda olanlar "Biz buraları kiraladık, sözleşmemiz var" diyebilirler…
O zaman biz de şunu sorarız:
Arkadaş sen burayı kaç liraya, hangi şartlarda, hangi ihaleyle kiraladın?