Allah Muhabbetinizi Arttırsın
MHP'nin Büyük Kurultayı sonrası birbiri ardına 3 yazı yazdım…
Ortalık karıştı…
Pardon ortalık duruldu…
Partide herkes meğer ne çok birbirini severmiş…
7-8 aylık MHP'li Enver Toçoğlu bile birden ne büyük dava adamı oldu…
Ölürse kendisini ülkücüler taşıyacakmış…
MHP Kurultayı ile ilgili teşkilatlar hiçbir sorun yaşamamış, ilçe başkanları gitmişler kongreye kuzu kuzu gitmişler, kuzu kuzu gelmişler…
81 il içinde 75 kişilik MYK'ya Sakarya 2 kişi sokmuş…
Bu büyük onurmuş…
(MYK listesindeki Kadir Boy'u sanırım milletvekili listesinde olmaması için Sakaryalı saymıyorlar…)
Anlıyacağınız bir sürü hikaye…
MHP İl Başkanı Mehmet Erdoğan, beni yalanlamak için önce bir basın açıklaması gönderdi gazetelere…
Bu açıklamanın yer aldığı gazete kupürleri bir yerlere fakslandı…
Erdoğan için bu da yetmedi…
Bir gazeteye özel açıklamalarda bulundu…
O gazetede yer alan haber de yetmeyince kalktı, bir basın toplantısı düzenledi…
Ve partide her şeyin güllük gülistanlık olduğunu anlatmaya çalıştı…
Yanında yeni MHP'li ve yeni MYK'lı Enver Toçoğlu ile birlikte gazetelere poz vererek…
Muhtemelen diğer MYK üyesi de Genel Başkan Yardımcısı olabilmek için attığı kulislerden fırsat bulabilseydi, Erdoğan'ın diğer yanında olurdu…
Mutlu aile tablosu da eksiksiz olurdu…
Tüm bunları gördükten sonra kendi kendime " Sezai ne çok abartmışsın, ilçe başkanları kendi aralarında partiden istifayı düşünmüş olabilirler. Bunları ciddiye alıp gazeteye yazmanın alemi ne? Herkes birbirini bu kadar seviyorken sen neden nifak sokmaya çalışıyorsun?" diye sordum…
Sonra da "Allah muhabbetinizi arttırsın" diyerek yine kendi kendime bir karar aldım;
MHP'de tüm taşlar yerinden oynasa da, kıyamet de kopsa bu konuda bir süre- birileri adamlığın koltuktan daha değerli olduğunu anlayana kadar- hiçbir şey yazmayacağım…
Ballıkaya, Sapanca'nın alternatif olabilir mi?
Önceki akşam Sakaryaspor yöneticilerine ve futbolcularına Türk-iş Mali Sekreteri Ergün Atalay tarafından verilen yemek sonrası çay sohbetinde söz Sapanca Gölü'ne geldi…
Söz yerel basında Sapanca Gölü 7 metre çekildiği yönünde yer alan haberden açıldı…
Göl'ü besleyen fabrikalara geldi…
Gerçekten de orada söylediğim gibi Sapanca'daki 14 fabrika derelerin suyunu hortumluyor ve bu mevsimde neredeyse Sapanca Gölü'ne akan derelerin tümü kurumuş durumda…
Elbet bu mevsimde kaynaklarda su azalır…
Yağan onca yağmur da dereleri Sapanca Gölü'ne kavuşturamadı…
Bu yaz neredeyse her Pazar Sapanca Ormanları'ndaydık…
Orada Göl'ü gerçek manada besleyen tüm pınarların nasıl hortumlarla fabrikalara akıtıldığını çok net bir şekilde gördük…
Ve o günlerde bu gidişle Sapanca Gölü'nün dere başlarına kurulan bu fabrikalar nedeniyle kısa zamanda kuruyacağını belirttik…
Sakalımız olmadığı için de bizi kimse ciddiye almadı…
DSİ ve ADASU Sapanca Gölü'ne alternatif bir içme suyu kaynağı olarak Ballıkaya barajını planlıyor…
Bu barajın suyunu biz Türkiye şartlarında en iyi ihtimalle 10 senede içebiliriz…
Dolayısıyla Sapanca Gölü en az bir 10 yıl daha 600 bin nüfusun tek içme suyu kaynağı olma özelliğini koruyacak…
Bunun anlamı şu:
Sapanca Gölü'nü gözümüz gibi korumalıyız…
Orada 3-5 kişi para kazanacak diye bu milletin en değerli şeyini, içme suyunu birilerine peşkeş çekemeyiz…
Saniyede 2 litre kiralayıp 20 litre su çeken fabrikalarla ilgili senede bir yapılan denetimlerle Göl korunamaz…
Her birinin arkasındaki dayıları(!) nedeniyle dokunulamayan su fabrikaları bu milletin içme suyunu hortumlarken bu hortumları görmezden gelemeyiz…