Hayatımıza Yön Veren Doğrular
Adımlarımız getirir bizi yolun sonuna. Ama biz adım atmaktan korkarız. Yolun sonunu görmek isteriz de, başlayamayız bir türlü yürümeye. Çoğumuza hayat yön verir, hayatın bize çizdiği çizgini dışına çıkamayız. Peki, neden bizler kendi hayatlarımıza yön veremeyiz?
Zaman akıp gidiyor, hayat devam ediyor hatta hayat bitiyor. Bizler ise hala bir yerden başlayabilme çabası içerisindeyiz. Yeni bir şeyler yapmak, bir girişimde bulunmak cesaret ve güven işidir. Kendimizde bu cesaret ve güveni bulduktan sonra yapamayacağımız şey yoktur gözümüzde… Ama bir de işin iyi ve kötü sonucunu yani olumlu ve olumsuz yanlarını düşününce geri çekilme hissi uyanır bizde. Aslında bu durumu ünlü bir Çin atasözü ile açıklayabiliriz; “Kimse boğulma ihtimalinden dolayı yemek yemeği bırakmaz.” Gerçekten de böyledir. Hangimiz bu ihtimalden dolayı aç kalırız? Karlı bir havada yürümek bizi üşütür ama bu karın keyfini çıkarmaya engel midir? Çok değer verdiğimiz birini kaybedebiliriz ama bu o kişiyi sevmemize engel değildir. Doğanın bir kanununudur ki iki karşıtlık hep olmak zorundadır. Lakin bizler işe önce olumsuz sonuçları düşünerek başladığımız için işin sonunu getiremiyoruz. Oysaki hayatımızda kötü olmalı ki iyinin değerini anlayabilelim, çirkin olmalı ki güzeli görebilelim.
Önce ne istediğimizi ve nereden başlayacağımızı bilmeliyiz. Bize yön veren başkalarının doğruları değil, mantığımız ve duygularımız olmalı. Ve sonuç ne olursa olsun yolun sonuna geldiğimizde “ben yaptım”,”ben istedim”, “ben karar verdim” diyebilmeliyiz. Arkamıza dönüp baktığımızda yanlışlarımız sadece bizim hatalarımız olsun. Başkalarının doğrularıyla yaşamaktansa kendi doğrularımızla yanlış yapmak daha iyidir. Çünkü bu hayat bizim… Ve hayat, “Biz başka planlar yaparken geçip giden şeydir”.
Nutmayın doğruya yanlıştan geçmeden varılmaz…!
En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın…
#