Leyleğin Ömrü Laklakla Geçmez
Göç yolları üzerinde menzilgâh bulamayan leylekler, elektrik nakil teçhizatları üzerinde gecelemeye çalışıyorlar. Bu da ölümlerine sebep oluyor.
Mevsimin ilk leyleğini, havada görmenin delâlet ettiği bir mânâ vardı zihnimizde. Seyahati, hiçbir zaman turistçe bir gezinti olarak idrak etmeyen zihnin; bir şeyi, başka bir şeye yorarak münasebet kurabilmesiydi aslında bu. En uç noktasını: " Seyahat yâ resûlullah" diyerek yaşatan fikr-i müteâlî (aşkın fikir).
Müslümanca bir niyet...
Şimdi ise Transformatör sargıları arasında asılı kalmış leylekleri görmenin delâlet edeceği farklı bir anlamı arıyor modern kafalarımız. Hatta bir anlam da aramayıp o anlamsız bakışlarımızla acı manzaranın yanından geçip geçip gidiyoruz.
"Aksiliğe bak, elektrikler gitti işte!"
İnce, uzun, kırmızı bacakları trafonun levhasından sarkmış duruyorken, ikiye katlanmış ezik boyunlarından çıkan çıplak turuncu bir gaganın aralık bıraktığı yerde oluşan trajik bir sonun muhtemel manzarasıyla mı karşı karşıyayız? Leylek midir büyük akımdaki küçük direncin öznesi?
Leyleğin ömrü laklakla geçmez!
Asya, Afrika, Avrupa... İnsanın bulunduğu yerde leylekler de bulunur; yazın gelir, güzün giderler... Kuzey ve güney... Onlar yalnız sıcak iklimlerin göç haritalarını taşımazlar heybelerinde; insanlığını da taşırlar.
İnsanoğlu, kendi varlığını dahi leyleğe teşbih ederek anlatır çocuklarına. Leylek sürülerinin göçüyle insanın göç tarihi, varoluş nazarında yeniden duyumsanır.
Sonra...
Enerji nakil hatlarına kümelenen leylekler; ince, uzun bir yay gibi iletkenlere basınca, iletkenler arası temasa sebep olan siyah kanatları, kısa devre yapar.
Ve...
Evlerde televizyon, fabrikada makineler... Banka hesapları bir anda bloke...
"Aksiliğe bak sen, elektrikler yine gitti!"
Gökyüzünde bir ay ve sayısız yıldız beliriyor; çünkü 250 kilovolt amperlik trafolarda birkaç leylek birden, Hindistan'da gördükleri seremoniye benzer bir şekilde tutuşu tutuşuveriyor...
#