Neyin Kavgasını Yapıyoruz
Hani Bunun İlk Sahibi.
Mal da yalan Mülk te Yalan,
Git Birazda Sen Oyalan.
Kendimi bildiğim bileli benim ülkemde hep kavgadan söz edildi ve kavgalar hiç bitmedi. Bitmesi de zor görünüyor. Koskoca bir imparatorluğun çocukları olarak, üç kıt’a da altı yüzyıl hüküm sürerek, 21 milyon km. karede her kavimden insanlar yaşamış bu topraklarda. Bir arada yaşamışlar ve bir bütün olarak kalabilmişler. Şimdi 780 bin km2 de bu bitmeyen kavgaların sebebini hala anlayabilmiş değilim. Bin yıl bir arada yaşayabilen, birbirine destek olan insanlar bu gün neden birbirleriyle vuruşurlar anlamakta güçlük çekiyorum. Dünyanın en güzel coğrafyasında dünyaya gelmişiz. 70 milyon değil, 170 milyona bakabilecek bir coğrafyadayız. Paylaşım hataları var elbette...
Özgürlük ve demokrasi anlayışımızda da eksiklikler var. Birbirimize tahammül etmesini mi öğrenemedik acaba. Kavgacı bir milletiz desem yıllarca dost olarak yaşamış atalarımız. Şuan birbirimize kız vererek aslında daha da kaynaşmışız. Ayrılmamız artık mümkün görünmüyor. Ayırmak isteyenler kimler? Sıkıntıları ne acaba? Bu sorulara bir cevap bulmamız gerekir. Meselelere çözüm üretmek için önce sorunlar derinlemesine incelenmeli ve çözüm yolları araştırılmalıdır. Şiddetle hiddetle bir yere varılamaz. Önce birbirimizi dinleme ve anlama ihtiyacımızın olduğu kanaatindeyim. Benim tahminim bu topraklarda yaşayanların % 80 ni kavgadan yana değil barıştan yanadır. Kavga isteyenlerin birçoğu neden kavga edildiğinin bilincinde olduklarının farkında olduklarından emin değilim. Ancak benim de söylemek istediğim bir şey var. Hakaret içermeyen her söz söylenebilmeli yazıla bilmeli. İnsanlar karnından düşünmeye itilmemeli. Söze sözle cevap verilmeli. İnsanlar bu konuda tedirgin olmamalı ve susturulmamalı. Kendinden emin olanlar başkalarını susturarak hüküm sürmezler. En önemlisi de ekonomi yönünden insanlar sıkıntıya düşürülmemeli. Paylaşımlar adaletli olmalı. Yanlış uygulamalar insanları suça itebilir. Adalete güvenebilmeliyiz. Hak ve hakikat önde olmalı. Bunlar sağlandıktan sonra da suç işleyenlere de gereken cezalar verilmeli. İnsan hak ettiği cezanın altında cezalandırılır ise ona ödül olur. Hak etmediği ceza yüklenirse de zulüm olur. Hiç kimse ceza almayı sevmez, ancak ceza ve ödül olmayan yerde de yaşam olmaz. Bunda taraf olunmamalı hak eden hakkının karşılığını mutlaka görmelidir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, güvenli ortamlar insanlar için özlenen yerlerdir. Çok malda, çok parada gözümüz yok. Yaşanacak bir ortam sadece geniş bir ev, iyi bir binek ve Saliha bir eşten ve karın doyuracak kadar bir işten ibarettir. Bu saydıklarım her insan için gerekli ve asli bir ihtiyaçtır. Gerisi de aç gözlü insanlar içindir.
#