Siyaset ve Ticaret
Yaşadığınız bir toplum içinde meydana gelen sorunlara çözüm üretme sanatına ‘’SİYASET’’ denir. Ticaret ise, alınıp satılan maldan kazanılan paraya kar, bu işin yapılmasına da ticaret deriz. Ticarette ve siyasette de olması gereken en önemli unsur ahlaktır. Ahlaksızca yapılan siyaset ve ticaret bulunduğu toplumları habis bir ur gibi yer bitirir. Ticarette amaç para kazanmaktır, ancak siyaset çıkar amaçlı yapılmamalıdır. Ticarette de açgözlü olunmamalı helal para kazanmak ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yapılması en ideali olsa gerek. Siyasette ise menfaat gözetilmemeli, hizmet ön planda olmalıdır. Siyasetin ve ticaretinde bir hukuku bulunmalı ki, sağlam bir zemin üzerinde yürüyebilsin.
Çünkü toplumların uzun ömürlü ve kavgasız bir hayat sürebilmeleri için en geçerli yol siyasetten geçer. Siyaset tarafsız olmalı ve adaleti baş tacı yapmalıdır. Emanetin emin ellerde olması geleceğimizin sigortasıdır. O zaman siyaset yapacak kişiler, öncelikle halkını sevmeli, insanlığı sevmeli ve vatanını sevmelidir. Vatan sevgisi olmayanda insan sevgisi de olmaz. İnsan sevgisi olmayan kişilerin imanlı olması düşünülemez.
Siyasette ve ticarette çürüme yaşanmaya başlandığı andan itibaren kaos başlar. Siyasette ve ticarette kaos olmaması için önce ahlaklı bir toplumun yetiştirilmesi lazım. Ahlaklı toplumların oluşması için ahlaklı bir eğitim, siyasetin ve ticaretin güzel olmasını istiyor isek bilgili bir nesil yetiştirilmesi önem arz eder. Onun içinde bir nesil öncelikle ahlakla donatılmalı, bilgiyle de yükseltilmelidir. Bunlardan birinin eksik olması tek kanatlı kuşa benzer. Uçması mümkün olmayacağı gibi olduğu yerde dönmeye devam eder.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, bütün bu saydıklarımızın olabilmesi için sağlam bir inanç ve güçlü bir irade olması lazım. İnancımızın sağlam olabilmesi ise Kuran’ın mesajları idrake, idrakinde hayata yansımasıyla mümkün olur. Bunun aksi ise ticareti ve siyaseti çıkar amaçlı kullanan şuursuz bir inançla yaşayan aç gözlü insanların çıkarları doğrultusunda sürdürmek istedikleri hayat tarzı hem kendilerini hem de geleceklerini başka güçlerin eline bırakarak kendilerini sefalete terk etmiş olurlar... Böyle toplumlar uzun ömürlü olamayacakları gibi kısa bir zamanda tarihin derinliklerinde kaybolup giderler.