Hayat Bayram Ola...
Ve bir zaman ki zaman deyip geçmemeli; dünyaları, yıldızları, gezegenleri getirmeli akla. Zamanın benzerini ya da karşıtını bulamamak, dönüp dolaşıp bizi mekânın en ücrasına bile iliştiriyor zaten.
Ayın dünyayı turlaması, dünyanın döne dolaşa güneşi gezmesi zamanı oluştururken; cismimiz, ruhumuza mekân olalı beri, zamanımız tüketiyor.
Etimiz, budumuz zaman aracılığıyla mı sunuldu bize, yoksa cisimleştikten sonra mı zaman sahibi olduk, önemi yok. Fakat şu var ki, cisim sahibi isen zamanın içindesin. Cismin yoksa zamana tâbi değilsin.
Günler, aylar, yıllar… zamanın her ânı, cismimizin yer aldığı gökte yüzen gezegenler aracılığıyla sunulmuşsa insana; ayın, dünyanın, güneşin kirasını küçücük cisimle ödeyebilmek ne mümkün!
Cismin/hayvanın kurban edilmesi, cisimle zaman arasındaki kopmaz ilişkiye dair sembolik bir hatırlatmadır belki. Bundandır ki şöyle demiştir Fuzûli:
“Yılda bir kurban keser halk-ı âlem ıyd için
Dem be dem, sâat be sâat ben senin kurbânınam.”
Yani:
“Birileri bayram için yılda bir defa kurban keserken / ben her an ve her saat senin için kurbân olmadayım.”
Âşıkların; mal mülk, makam mevki edinememeleri, mekânsızlıkları belki de bu yüzden! Çünkü onlar cisim sahibi kılınmakla kendilerine sunulan zamanın tümünü sevgiliye adayabilmişlerdir. Mal mülk peşinde koşmadan borçlarını peşin peşin ödemişlerdir. Zamanlarını taşa, toprağa, cismanî sunaklara çelenk çelenk feda etmek yerine…
İnsanın sahip olduğu aşırı mülk; onun tüm cismiyle, tüm varlığıyla Allah’a kurban olamadığının/zamanını sadece Allah için harcayamadığının delilidir, kim bilir. Lâkin insana; zekâtla, sadakayla, kurbanla mallarını “arındırma” fırsatı verilmiştir. Pislikten arınarak Allah’a yaklaşması emredilmiştir. Murdar olmamak için…
Zaman her hâlükârda cismimize kastetmiş keskin bir bıçaktır zaten. Ve ben bunu, bıçağı bileyerek ve bilerek daha da keskin ifade edersem:
Zaman, gırtlağımızda dolaşan nefesimizi, boğazımıza dayanıp saniye saniye verdirten keskin bir “pıçak”tır. Bizi cismimizden ayıracaktır.
Ve Allah’tan başkası adına kesilmişse kurban; murdardır, haramdır, ziyandır… Öyleyse Allah’tan başkası için harcanacak zaman da haramdır, ziyandır bize. Allah Kur’an’da yemin etmiştir zamanın üstüne:
“Zamana andolsun ki insan ziyandadır!”
Kusurlu, özürlü bir hayvanın kurban edilmesi nasıl makbul değilse/makbul olan en güzelini kurban edebilmekse; kusursuz, özürsüz olan gencecik bir cismanî varlıkla edinilen zaman dilimini kurban edebilmektir asıl mesele. Zira gençliğin Allah için harcanması, geri kalan ömürde de Allah’a adanabilmenin bir emniyetidir.
…
Halk-ı âlem no frost buzdolaplarıyla, derin dondurucularla şoklayarak et, but, dalak ve bacak dondururken.. dondurulmuş banka hesaplarını çözülmeye bırakıp iyice cisimleşirken.. zamanı durdurup durdurup yeniden kullanabileceğini sanıyor. Fakat zaman ile cisim arasında kopmaz bir ilişki mevcutsa da bir cisim gibi ele avuca gelmiyor, tutulmuyor zaman. Cisimden sıyrılarak cisme gitmediğin ve fakat şoke olduğun bir ân dondurabiliyor ancak zamanı. Etkisinden kurtulamadığın bir ân… Şoklandığın, donakaldığın bir zaman…
...
Hayat devam ederken akıllar parsel parsel köşe kapmaya cür'et etsin, bırak! Sen dünyaya, güneşe, yıldızlara dokunmaktan, onları sahiplenmekten el çek de delilik yap biraz. Delice sev ki her gün bayram etsin gönül.
Ve işte böylece sen, zamanını verirsen ve zaman, dünyanın kendi ve güneşin etrafında dönmesi ile oluşuyorsa, bir gün karşılaştığında:
- Sana dünyaları verdim, diyebilirsin.
...
#