Bal Tutan Parmağını Yalarmış
Bu söz ne zaman nerede neyi ifade etmek için söylendiği bizlerce meçhul kim ne yapmış niçin söylemiş tam olarak bilinmese de bu güne dek söylene gelmiş. Bal tutan parmağını tabiî ki yalayacak yalamaz ise parmağı tatlı bulaşığı kalır sinekler arılar üşüşebilir. Ya yıkayacak ya da yalayacak başka çözümü olamaz. Sonra bal tatlıdır yalanabilir. Tuttuğun bal önemlidir. Kendine ait balı değil yalamak ağız dolusu ısırır yutabilirsin. Kimse sana bir şey deme hakkına sahip değildir. Tuttuğun bal bir başkasının ise o zaman sahibinden izin almanız lazım. İmamı Azam’ ın babası sudan gelen elmayı ısırmış yememiş ama suyundan azıcık boğazına gidivermiş ve başına neler gelmiş biliyorsunuz.
Şimdi gelelim bu veciz sözün günümüzde ifade ettiği anlamını anlamaya. Nerede bulunursanız bulunun, size emanet edilen bir malın, eşyanın, ganimetin v. s. elinizde tuttuğunuz anda, ondan kendinize çıkar sağlamak, malı yürütmek, dolandırmak, işi kılıfına uydurmak v. b. işlerde ahlak dışı uygulanan kurallar, kısacası kedi yavrusunu yemek istediğinde fareye benzetirmiş… Menfaatimize uygun gördüğümüz işlerde kıyısından köşesinden götürme işine başladığın ana... bizler bugün ‘ ’ Bal tutan parmağını yalar’ ’ demişiz. Ve çoğu kişide bunu böyle yaptığından bu söz günümüzde söylenmeye devam ederken parmağını yalayanlara da ses çıkarmadığımız gibi, bizde ne zaman elimize bal geçecek diye zaman ve fırsat kollamaya başlamışız.
Bu görüş ve anlayış insanoğlunun mal ve servet uğruna yapamayacağı bir dümen kalmadığını göstermektedir. Mal cepte iman kalpte olması gerekirken günümüzde bunlar yer değiştirmiş olup, ‘ ’ mal kalpte iman cepte'' noktasına getirmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Yunus' un dediği gibi: ''Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Malda yalan mülkte yalan git biraz da sen oyalan. Şunların çoktu malları. Görün nice olmuş halleri. Yakasız bir gömlek giymiş, onunda yoktur yenleri''.
Rabbim bizleri hakkın rızasını kazanan ve halkın teveccühüne mazhar olan kullarından eylesin. Âmin…