Şekil Vermek; Ya da Şekillenmek
Yeryüzünde olup biten hiçbir olay tesadüfü değildir. Bulunduğunuz toplumlara ya şekil verir ve ya şekillenir siniz. Toplumları dizayn etmeye çalışanlar ya menfaatleri için bir sistem kurar ya da menfa atlandıkları yapıyı koruma telaşındadırlar. Onun için toplumların bilinçlenmesini pek istemezler. Birilerinin çıkarları doğrultusunda kurulmuş sistemlerde denge unsuru bulunmaz, çünkü dengeler kendi çıkarları doğrultusundadır. Bunun bozulmaması için çevre, yandaş edinirler. Tüm insanlığın bilinçlenmesi onların kurdukları sömürü sisteminin yapısını bozacağını çok iyi bilirler. Böyle toplumlarda hayatı doğru yaşamak pekte kolay değildir. Hakkın rızasını kazanmak ve halkın teveccühüne mazhar olmak isteyen şahsiyetli insanlar çok zorlanır ve horlanır. Çünkü halkın bilinçlenmesi yolunda güç sarf edenler, hayatı meşakkatlerle doludur. Bu hep böyle olmuş ve böyle olmaya da devam edecektir. Menfaatinin esiri olmuş insanlar onlar için bulunmaz kaynaktır. Bu toplumlarda ‘’umut ve emek sömürüsü’’ bitmez ve tükenmez bir çıkar kaynağıdır.
‘’Şeytan sizi Allah ile kandırmasın’’ (Ayet-i Kerime) Kur’anın mesajı idrake, idrak ta hayata yansımadan hayat sizin ve geleceğiniz için bir hayal dünyasından başka bir şey olmayacaktır. Vaat edilen sözler hiçbir zaman yerine getirilmeyecek ve sizleri nesiller boyunca hep sömürecek tir. Bugün dünyada kapitalizmden bir çok insan muzdarip ve karşı koyup çözüm arayışı içindedirler. İşte bu arayış içinde olanların aklını karıştıranlarda sömürünün birer aracı değil midir… Bir toplumda iki şeyin yolunu keserseniz insanın hayat damarlarını kurutur ömür boyu boş arayışlarda dolandırır durursunuz. Bugün ve dün bunlar uygulamadan hiç kalkmadı. ‘’Bir şey kötüleniyor ve suçlanıyor ise onda kurtuluş vardır. ’’ Yapılan ve günümüzde çok bariz bir şekilde sürdürülen şu iki konu üzerinde de kafa yormanızı sizlerden istirham ediyorum.
1. Si. ''İnsan ile İslam arasına konulan engeller'' kalkmadıkça akıntıya kürek çekmekten başka bir iş yapış olmazsınız. Yani insanı İslam la buluşturacaksınız. Bunun içinde kur’anın namesini değil manasını anlayalım. Kur’nı nameye, İslam ıda hurafeye çevirenleri ancak böyle tespit edebilirsiniz. Gözünüz ne kadar keskin olursa olsun karanlıkta yol bulmanız mümkün değildir. Aklınız ve zekânız ne kadar üstün olursa olsun Kur’ansız gerçek yolu yani saadet yolunu göremezsiniz. Ve elinizde ne dünyanız ne de ahretiniz kalacaktır. İkisinden de mahrum olacaksınız.
2. Si. ''İstidatla meslek arasına konulan engeller'' gelecek nesilleri yeteneksiz, beceriksiz, kişiliksiz ve meziyetsiz bırakmak içindir.
Kendimize gelmek istiyor isek hayattan Kur’ana değil, Kur’andan hayata bakalım. Hakiki din insanı kendine getirir, afyon din ise kendinden geçirir. Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Kısacasını arz etmek isterim. Sonuç olarak diyeceğim şudur. Camiler uyutma evi değil diriltme evi olmalıdır. Okullarımız da çocuk büyütme evi değil gerçekten ilim yuvası olması gerekir. Bu gün çağdan koptuysak yani ayak uyduramıyor isek bunun üzerine anlatmış olduğum iki olgudandır.
Kalın sağlıcakla.