DÜNDEN BUGÜNE
Bir katım tuzu olmaz aşına
Öldürürler evvelanı açlıktan,
Sonra da bir türbe dikerler başına..
(merhum Prof. Dr. Ferit KAM)
ÇAĞDAŞ SORUNLAR, FARKLI YORUMLAR
#DÜNDEN BUGÜNE
Herşeyde olduğu gibi, eğitim politikamızı da bir türlü rayına oturtamadık. Yapılan yanlışları ne yazık ki zamanında göremedik, hatta yapılan yanlışları anlamadan alkış tuttuk.Çünkü bizim için doğru olan bir şey yoktu. Sadece heryapılan yapılırken çok iyi,kabul görmeyip değişirken çok kötü. Bizim işimiz doğruları düşünüp yanlışlardan ayırmak değil, makam ve mevkiilerimizi nasıl koruruz düşüncesiydi. Öz eleştirilere karşı çıktık. Ne zaman ki, başarısızlığımız ortaya çıkmaya başladı, telaşa kapılıp, alel acele eğitimde 'yeni bir versiyon' diyerek halkın önüne bilinmeyen versiyon koyduk, bu doğru dedik. uzun süre o methodu denedik. Baktık ki, yine sonuç vermeyecek, yine aynı telaş, yine yeni bir versiyon. Bir başka açıdan alel acele hazırlanmış yanlış programları doğru uygulamaya çalıştık, olmadı, toplam kaliteyi deneyelim dedik. Çünkü telaşa düşmüştük. İlerlemek istedikçe, çağdan kopuyor ve geriliyorduk. Dünyaya açık beyinleri okul denilen kurumlara toplayıp, onları çağdan gittikçe uzaklaştırıyorduk. Evet. Okul denen kurumlar o açık beyinlerde doğuştan gelen yeteneklerin tespiti ve hayattaki meslekleri seçmek yerine adeta yetenek körelten yanlışı doğru uygulamakta ısrar eden, görüş farklılığına açık olmayan ama ben çok biliyorum diyerek, topluma açık olmayanların elinde bulunduğu içindir. Sorunları masabaşında üretip cepheye kulak tıkayanların işi hiç değildir. Bu yanlışlar karşısında eğitimcilerin düşünebilme fırsatı bile kalmamıştır.Doğrudan yanlışı ayıramayan, doğru iş değil, işi doğru yapmaya çalışanlar ise...
Bugün veliler tedirgin, çocuklarının gelecekte hangi meslekle iştigal edeceği bilincinde değil. Öğrenciler farklılıklarını ortaya koyabilecekleri bir yapı içerisinde değiller zaten. dünya da var olan bir çok meslek, günümüzde değerini yitirmiştir. Bunun yerine yüzlerce farklı meslekler ortaya çıkmıştır. Ama ne yazık ki, biz hala çağın ihtiyaçlarına cevap vermeyen, çağdan haberdar olmayan bir eğitim programıyla çalışmak zorundayız.
Şu ana kadar... Geçmişe dönüp bakalım..Kaçdefa yenilik diye program ortaya konuldu.Aynı iktidarlar döneminde bile bakanların değişmesiyle methodlarda değişiklik yapılmadı mı? Bunun hesabını kimler verecek. Adı duyulmayan ülkeler, kendini tanıtan yüzlece mal üretiyor. Yetiştirdiğimiz nesil ise, sadece onları kullanabilmeyi maharet sayıyor. Allah zekayı toplumlara eşit dağıtmış. Çağdaş dünyada bütün sistemler okullar aracılığı ile yetişen nesillerde farklılıkları ortaya koymaya çalışırken, ne yazıkki bizler farklılıkları yok etmeye çalışıyoruz adeta. Zeka fışkıran yavrularımızı boynu bükük bir şekilde, teknolojinin avucunda bıraktık. Örnek mi? evinizdeki eşyanıza bakın, kolunuzdaki saatinize.. Kullandığınız arabanıza, cebinizdeki telefonunuza, bilgisayarınıza, hatta ve hatta bahçedeki domatesinize.. Adlarını sayın yerli kaç tane? Allah aşkına!.. Biz adımızı nasıl duyuracağız dünyaya..Asil bir Millet bu duruma nasıl getirilmiştir?
1960'larda, uyu uyu yatla hayata baktık, 80'lerde koş Ali dediler, hedef atlattık, ne koşmak bitiyor, ne de bu çile bizden.. buna layık değilsiniz.. özür diliyorum sizden.
Geç alınan tedbir tebirsizliktir. Sayın veliler geleceğinizi sadece eğitimcilere bırakmayın.Sizde katılın. Geleceğimiz için, "Farklı Görüş" e tıklayın.