Hukuk mu, Güç mü?
İnsanlar topluluklar halinde yaşamaya başladıklarında, hem toplum içi düzeni sağlamak, hem de diğer toplumlarla olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla, uyulması gereken kanunlar oluşturmuşlardır. Zamanla oluşan bu hukuk kuralları dahilinde yaşamaya çalışmışlardır.
İdeal olan, elbette hem ülke içinde, hem de uluslararası ilişkilerde oluşturulan bu hukuk kurallarına riayet etmektir. Ancak günümüz dünyasında güç hukuktan önde gelmektedir. Güçlü olan ülkeler, sahip oldukları güç sayesinde, hukuk kurallarını istekleri doğrultuda belirledikleri gibi, istedikleri zaman da bu kuralları çiğnemektedirler. O nedenledir ki, bir ülke gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında huzurlu bir ortamda olmak, haklarını gasp ettirmemek istiyorsa güçlü olmak zorundadır.
Bu gün ABD, Rusya, Çin, İsrail, İngiltere, AB ülkeleri gibi ülkeler, bir taraftan insan hakları ve hukuktan yana naralar atarken, diğer taraftan zayıf olan ülkelerin haklarını gasp etmekte, zenginliklerini sömürmekte, insanların yaşama özgürlüklerini dahi ellerinden alarak, öldürmektedirler.Güç aynı zamanda bağımsız ülke olabilmenin de anahtarıdır. Zayıf ülkeler asla bağımsızlıklarını kazanamazlar, başka ülkelerin güdümünde hareket etmek zorunda kalırlar.
Türkiye'de son yıllarda, özellikle savunma sanayiinde yaptıkları ile, güçlenmeye başlamış, elde ettiği gücü nispetinde de, tam bağımsız ülke olma yolunda adımlar atmaya başlamıştır. 1948 yılına kadar İngilizler başta olmak üzere Avrupanın, 1948 yılından sonrada ABD başta olmak üzere Avrupalı ülkelerin etkisinde olan Türkiye, güçlendikçe bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Ülkeler gücü nispetinde bağımsız olurlar. O nedenle ülkemizin son yıllarda savunma alanında yaptıkları takdire şayandır, bu yolda asla ödün vermeden devam edilmeli, her alanda dışa bağımlılıktan bir an önce kurtulmalıdır. Bazı ülkeler Türkiye'ye özellikle silah ambargosu koyduklarında, seviniyorum. Seviniyorum çünkü kendimiz yapmak zorunda kalarak, bağımlılıktan kurtulduğumuz gibi, öz güvenimiz de artıyor.
Türkiye bir taraftan Irak'ta, bir taraftan Suriye'de, bir taraftan doğu Akdeniz'de, bir taraftan Libya'da, bir taraftan Azerbaycan'da, mücadele ederek kuşatılmışlığını kırmaya çalışarak, direnebiliyorsa, elde ettiği güç sayesindedir. Güçlü Türkiye kimsenin işine gelmiyor, güçlenmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü Türkiye güçlenirse, Türkiye'nin olduğu bölgede ve Türkiye'nin etki alanlarındaki Kafkaslarda, Balkanlarda, Afrika'da, diğer güçlü olan ve buraları sömürüp, istedikleri gibi yönlendiren ülkeler, gönüllerince at koşturamaz.
Türkiye büyük ama büyük olduğu kadar da zorlu bir yola girmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN ' Dünya beşten büyüktür' derken, bazıları bunu anlamakta zorlandı. Bu söz, güçleri sayesinde, dünya düzenini şekillendiren, dünyayı istedikleri gibi yönetip, sömüren ülkelere bir başkaldırıdır, isyandır. Bu söz, artık Türkiye'nin egemen güçlerin etkisi ile değil, tam bağımsız bir ülke olarak yola çıktığının işaret fişeklerinden biridir. Bu söz, Türkiye'yi kuşatmaya, hizaya getirmeye yeltenen sözüm ona süpergüçlere, meydan okumadır. Türkiye'nin bu meydan okuması sadece sözle de değildir. Irak'ta, Suriye'de, doğu Akdeniz'de, Libya'da, Azerbaycan'da yaptıkları bu meydan okumanın sonucudur. Başka ülkelerde açmış olduğu askeri üsler, bu meydan okumanın bir sonucudur. Hukuk ve diyalog kapılarını çok zorlayan Türkiye sonuç elde edemediğinde, anlayacakları dilden konuşmaya da muktedir olduğunu göstermiştir.
Söz hakkının her zaman güçlüde olduğu bu dünyada, Türkiye herkesten güçlü olmak zorundadır. Diğer ülkelerin insanlık adına söyleyebilecekleri sözleri kalmamıştır. Onlar insanlığa sadece sömürü, göz yaşı, kan vermişlerdir. İslam'ın ve Türkiye'nin insanlık adına sözü bitmemiştir, kıyamete kadar bitmeyecektir. Yeniden kurulan dünyada, bolluk, huzur, mutluluk olacaksa bu ancak İslam ile olacaktır. Milyonlarca mazlum halk gözünü
Türkiye'ye çevirmiş, umutları yeşermeye başlamıştır. Türkiye girmiş olduğu bu yoldan artık dönemez. Bir yüzyıl daha sömürülmek istemiyorsak, sömürülen ülkelere kol kanat germek istiyorsak, bu yoldan dönmemelidir. Bu yolun elbet bedelleri de olacaktır. Atalarımız bedel ödeyerek Anadolu'yu vatan kıldılar, vatan uğruna çok bedeller ödedik. Bu coğrafyada yaşamanın, Hak'kı savunmanın bedelleri hep olmuştur, olacaktır. Ne mutlu inancı, vatanı, milleti, mazlumlar adına bedel ödeyenlere.
Bütün güzelliklerin sizlerle olması dileği ile, Allah'a emanet olun.
#ne-mutlu #inanc #vatan-millet