Endişe Duyuyorum

Hep tam bağımsız bir ülkede yaşamak istemişimdir. Ülke içerisinde milli birliğini sağlamış, ekonomik ve askeri gücünü en üst seviyeye çıkarmış, yapacağı işlerde şu ülke ne der, bu ülke nasıl tepki verir endişesinden uzak, doğru bildiğini uygulayan bir ülkedir hayalim. Doğrularından asla taviz vermeyen, bedeli ne olursa

olsun uygulayan bir ülke. Ekonomisinde, savunmasında, teknolojisinde, biliminde bağımsızlığını yakalamış, inancına, kültürüne sarılmış, tam bağımsız bir ülke. Bizim 

bağımsızlık savaşımız hala devam etmektedir. Tam bağımsız bir ülke göremeden ölüp gitmekten, gelecek nesillere böyle bir ülke bırakamamaktan endişe duyuyorum.

ABD ve AB'nin çoğu ülkesi, Türkiye'ye karşı açıkça düşmanca tavır sergilemektedirler. Kendi çıkarları ve emelleri uğruna ellerinden gelse, bizi tamamen yok edecekler. Müttefik görünen düşmanlarımız, hayallerinden hiç vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler. Sadece güçleri yetmediğinde, hayallerini erteliyorlar. Düşmanca tavır takınan elbette sadece bu ülkeler değil. İsrail başta olmak üzere, daha bir çok ülke var. Türklere ve İslam'a yüzyıllardır bitmeyen bir kinleri var. Durum açıkça böyle olmasına rağmen, hala yüzümüzün batıya dönük olduğu söylemlerinden, hala onlarla müttefiklik yapma arzumuzdan, hala AB'ye girme uğraşları-

mızdan endişe duyuyorum.

Kendisi gibi düşünmeyenlere, çağdaşlık, laiklik gibi bazı terimlerin kisvesi altında saldıran, lakaplar takan insanlar var. İslam'a, inandığı gibi yaşamak ve giyinmek isteyenlere, saldıran bu haddini bilmez hadsizlerin, son yıllarda bazı gerekçelerle sesleri biraz kesilse de, fırsat bulduklarında tereddüt etmeksizin saldırılarını sürdürmektedirler. Güç ellerine geçse şiddetini artırarak saldırırlar yine. Gücün böyle zihniyetlerin elllerine geçmesinden, üniversitelerde yine ikna odalarının kurulmasından, baş örtüsüne kirli ellerin ve dillerin uzanmasından, İslam'a ve inananlara saldırılmasından, düşüncelerin beyinlere hapsedilmesinden, zorbaların kendi düşüncelerini zorla empoze etmeye çalışmasından endişe duyuyorum.

Son yıllarda savunma sanayiinde önemli aşamalar kaydettik. Bir çok savunma sanayii projesi devam etmekte. Bağımsız bir ülke olmanın en önemli şartı güçlü savunma sanayisidir. Askeri savunma ve saldırı silahlarını milli ve yerli olarak üretebildiğin kadar güçlüsün. Güçlü olduğun kadar bağımsız ve özgürsün. Savunma alanında yaptıklarımız gurur verici, özgüvenimizi yeniden kazanmamıza sebep oldu. Geçmişte Nuri Demirağ'ın, Nuri Killigil'in, Vecihi Hürkuş'un, Necmettin Erbakan'ın da büyük emek verdiği yerli otomobilin başına gelenleri biliyoruz. Ülke yönetiminin kifayetsiz kişilerin ellerine geçmesinden, aynı şeylerin tekrar yaşanmasından, savunma sanayisinde yapılanların ve projesi devam edenlerin, yine bir şekilde önce durdurulmasından, sonra da yok edilmesinden endişe duyuyorum.

Bütün güzelliklerin sizlerle olması dileği ile, Allah'a emanet olun.