Kanlı Doğum-Kutlu Doğum
"Şöyle bir tarihte gezinti yapsak; Yavuz Sultan Selim'in 1517 yılındaki Mısır Seferini, Yunus Paşa'nın ilçemizde verdiği sefer molasını, bu esnada gelen mehter seslerini; inşa edilen şu muhteşem eserde (Yunus Paşa Camii) çalışan işçi seslerini işiteceğinize eminim. işte bugün yaklaşık 500 sene sonra, bu kutlu sefer sonrasında ülkemize getirilen kutsal emanetlerin birer örneği sergilenmekte ve belki de aynı mekânda bu kutlu sevincin -mehterle beraber- hatırasını Taraklılılar olarak yeniden yaşamaktayız. İşte Taraklılılar bu hatırayı unutmamalı ve bu heyecanı daima yaşatmanın kutlu çalışması içerisinde olmalıdır".
Böyle diyordu Taraklı Müftüsü Suat Okuyan, Şehit Mehmet Nuri Kocabıyık Parkı'nda yaptığı konusmasında. Yaptığı bu konuşmasıyla adeta tarihle günümüz arasına köprü kurmuştu. Öyle ki, bir anda 500 yıl öncesi canlanıvermişti gözlerimin önünde. Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi dönüşünde beraberinde getirdiği kutsal emanetler; Taraklılıların, askerlerimizi ve bu kutsal emanetleri burada misafir etmelerinden duydukları heyecanları ve muhtemelen yine bu esnada -sefer dönüşü- Taraklı sokaklarında yankılanan mehter marşları... Herşey geçtiğimiz hafta Taraklı'da vûku bulduğu gibiydi sanki 500 yıl öncesinde de. hele bir de, Osmanlı askerlerinin -sefer esnasında- damarlarından akan asil kanları düşündükçe, "Kızılay Kan Bağışı Kampanyası"nın "Kutlu Doğum Haftası" etkinliklerinin içerisine alınması daha da anlamlı gelmişti bana. Asilliğin dışında, "O günün" manasını da ekledik yani verdiğimiz kanlara.
Tahmin ettiğiniz gibi 14.04.2008 Pazartesi günü Taraklı'da "kan bağışı"yla başladı bu kutlu hafta. Hiç tanımadıkları insanların hayatlarını kurtarmak adına, kan bağışının yapılacağı "Kültür Evi"ne koştu insanlar saat 11:30'da. Ardından yine aynı mekânda sergilenen "Kutsal Emanetler Sergisi"ni gezdi Taraklılılar. Ancak -az önce- verilen kanın etkisinden olacak, gözler seçmekte zorlandı sergideki resimleri. Bunda, hem verdiğimiz kanın(kansızlığın) gözlerimizde meydana getirdiği karartmanın etkisi vardı, hemde kutsal emanetleri seyrederken yaşadığımız duygu yoğunluğu sonucu yine gözlerimizde oluşan bulanıklığın...
Sonrasında...
Taraklı Müftüsü Sayın Okuyan yukarıda sizlerle paylaştığım konuşmasını; "Mehter Konseri"nden biraz önce yaparak açıklamıştı bize o günün anlamını. Lakin mehter marşları yükseltemese de -az önce- damarlarımızdan akan kanın oranını, kaynatmaya yetmişti o azıcık kanımızı. Hele o mehter takımının Ankara Caddesi üzerinde bir geçişi vardı ki; işte o görüntü 500 yıl öncesindeki gibiydi... güzeldi...
Unutmadan şunu da belirtmek isterim;
Bu kutlu haftanın icrasında görev alan ilçe müftülüğü personeli, o 500 yıl öncesindeki görev alan Şanlı Osmanlı Ordusu kadar mücadeleciydi. Nitekim yaptıkları fedakarlıklarıyla belki Mısır'ı olmasa da, gönüllerimizi fathetmişlerdi. Ayrıca yine bu organizasyonda büyük katkıları olan, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı'nın, Adapazarı Kan İstasyonu ve tabii ki Taraklı Kızılay Şubesi'nin uğraşları da göz ardı edilemezdi.
Velhasıl bu sene -önceki yıllara nazaran- daha da anlamlıydı benim için "Kutlu Doğum Haftası". Nitekim Hz. Muhammet'in doğum gününün kutlanması; o yüce peygamberi insanlara tanıtarak, manevi anlamda kurtuluşa erememiş insanların kurtuluşunu hedefliyordu şimdiye kadar. Ancak bence bu sene -bu çok önemli hedefin dışında- verilen kanlarla kurtulacak hayatlar bakımından, gerçek anlamda da "yeniden doğuş" hedeflenmiş bu kutlu haftada. İşte bu bağlamda; -nasıl olsa- muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcutsa, başkalarının "yeniden doğuş"undan korkmayalım vereceğimiz kanlarla. Ve yine unutmayalım ki; o övündüğümüz "asalet" kavramında, paylaşmak da var esesında.
İnşaallah hepimiz için hayırlı olmuştur bu "Kanlı Doğum"; bu "Kutlu Doğum"...
Allaha Emanet Olun...
#