Bu Nasıl Dünya
Gördüklerimiz bir film karesi değil değerli dostlar, can pazarı, insan kıyımı, mazlum ve masum insanları yok etme planı. Bu üç beş soysuzun yeryüzüne vahşet saçması ne yazık ki bütün insanlık tarafından naklen canlı yayınla seyrediliyor ve üç beş kelam ediliyor. Kınamalar ya da kına yakmalarla devam eden bu saldırıların önüne geçebilecek bir yiğit delikanlı bir devlet henüz yeryüzünde kurulmamış. Ah ahlar. Vah vahlar la tam on gün geçti. Ne acı değil mi? Bu arada büyük bir iştahla seyreden batılı dostlarımız (!) ne iyi dostlar ki, (!) kimsenin çıtı çıkmıyor. Aslında gerçekleri oynuyorlar. Bizlerle kafa buluyorlar. Biz vuralım siz sargı bezi göndermeye devam edin diye alay bile ediyorlar. Bizlerde uzaktan biraz üzülerek, birazda büzülerek eh işte işimize gücümüze devam ediyoruz. Ama şunu unutmayalım ki, bu ateş bir gün bizi de mutlaka yakacaktır. Çünkü onlar kana doymaz, cana kıymaktan haz alırlar. İnançları böyle, kitaplarında öyle yazıyor. Çocukları onlarla büyütüyorlar. Ve sonuç malum... Dünyanın en güçlü ve acımasız devletleri, dünyaya insanlık dersini işte böyle veriyorlar. İnsan hakları, demokrasi, eşitlikler ve özgürlükler işte böyle arkadaş. Küreselleşmenin gündemde tutulduğu günümüzde artık acılar küreselleşiyor. Çıkarları küreselleşiyor. Menfaatleri küreselleşiyor. Kıyımlar küreselleşiyor. Evet değerli dostlarım. Altı yüzyıl dünyaya hükmeden Koca Osmanlıyı parçalayan zihniyetin hâkimiyeti uygulanıyor şu an. Üç kıta da hüküm süren, 22 milyon kilometre kare de hâkimiyet sağlayan Osmanlı topraklarını cetvelle çizerek bölüp parçaladıktan sonra, artık yutma dönemi başlamıştır. Lafontenin “üç sarı öküz hikâyesi”… Tabiî ki bunu da sindire sindire yavaş yavaş, yapacaklar ve yapmaya da devam edeceklerdir. En acısı da, altı yüz yıl beraber yaşamış, kaderde kıvançta beraber olduklarımız bile çok değişmişler. Halk sokaklarda çığlık çığlık, onlar makamlarında… “Yurtta sus cihanda sus” mu anladık acaba Mustafa kemal Atatürk’ün sözünü. Bilemiyorum, diyecek söz bulamıyorum. Allah yardımcıları olsun. Zaten hepimiz göçeceğiz bu faniden. Ha üç gün önce, ha üç gün sonra… Her geçen gün arkamızda, ahiret ise önümüzde durmaktadır. Ama şunu unutmayalım ki, her insan kendi hesabını Allah’a verecektir. Elimizden gelen bu... En azından dua edelim değerli dostlar. Bir gün onlarında hesabını görecek birileri çıkar elbet. Kimsenin ahı kimse de kalmaz.
Dualarımız sizlerle Filistinli kardeşlerim.