Özgür Doğdun Hür Yaşa!
İçinde özgürlük ateşi yanan bir kişinin kula kul olması düşünülemez. Beşeri sistemlerde Tabii hukuk olmadığı için, yani hukuk egemen bir sınıfın gücü olarak iş görmeye başladığı toplumlarda insanlığın huzur bularak yaşaması mümkün olamayacağı gibi, sadece cümlelere dökülmüş insan haklarından söz eden kelimelerden oluşmuş cümleler olarak kalır tozlu sayfalar arasında. Toplumu idare edenler de güçleri ellerinde bulundurdukları için onu kaybetmek istemezler. Çünkü kendi çıkarları her zaman ön planda olur, bunu da kendileri ve yandaşları için kullanırlar. Böyle toplumlarda mal belirli ellerde toplanırken çoğu insan açlık ve sefalete mahkûm edilir. Herkes kendi derdine düşürülür ve düşünme zamanının bırakılmadığı bir dönem yaşanmaya başlar. Böyle bir zamanda insanlar kurtarıcı aramaya yönelirler. Kurtarıcı olarak ortaya çıkarılan kişiler güçleri elinde bulunduranlar tarafından özenle seçilir ve halka seçtirilir. Bunlar aynı gücün kollarıdır aslında. Ve böylelikle insanlığı yavaş yavaş köleleştirilmeye doğru götüren yollara yönlendirirler. Egemen güçler ülkenin ekonomisini ellerinden hiç bırakmazlar. Sömürdükleri insanların emeklerinden çalarak edindikleri zenginliklerle şımarır ve insanlığa hükmetmeye başlarlar. Kendilerini de liderlik dışında bir göreve layık görmeyen bu kişiler şık giyimli ve nezaketli görünmek için sahte gülücükleriyle insanlık dersi vermeye çalışırken gerçek yüzlerini ise hep saklarlar. İnsanlar da ekmeği onların elinde olduğunu zannederek rızkın sahibinin Allah olduğunu unutmaya başlarlar. Bu dönemde sürü olmaya giden yollar bir bir açılırken insanı saadete götüren yollara da bir bir kilit vurulur. Burada şunu da unutmayalım. Allah’a samimi inanan ve rızkın Allah’tan geldiğine inanlar vakarlarından ödün vermezler. Dosdoğru yaşamaya özen gösterirken, bedenlerinin esir olması halinde bile ruhlarının özgür olduğunu hisseder ve zalime asla boyun eğmezler. Yeryüzünde samimi Müslümanların sayısı çoğaldıkça zalimlerin gücünün tükendiğini görürsünüz. Onlar kuvvetin önce hakta sonra da hakka bağlı olan halkta olduğuna inanırlar. Bir tek Allah’a hesap vereceklerine inandıkları için, diktatörlerin karşısında baş eğmezler. Bunun için hür olmak onlar için vaz geçilmez bir değerdir. Doğarken hür doğmuştur, hür yaşamanın mücadelesini de onurlu bir şekilde verirler. Onun için özgürdür gönülleri. Yeryüzünde kapitalizmin en korktuğu güç aslında bu güçtür. Diğerleri onlar için pek fark etmez. İslam’ın olduğu yerde kapitalizm, kapitalizmin olduğu yerde de İslam yoktur. Müslümanlar ne zaman bunu algılar ve sorgulamaya başlarlarsa o zaman hayatları bir anlam ifade eder ve geleceği emin adımlarla yürürler. O zaman insanlık yeryüzünde huzur bulur. O zaman insanlar mutlu olur. Bunun dışında hiçbir sistem insana gerçek mutluluğu tattıramaz. Sloganlarla sahte nezaketler toplumların yücelmesini değil cüceleşmesine vesile olur. Kuran’ın o yüce mesajları idrake, idrak ta hayata yansır ise aydınlık yolun önü açılır. Gerisi laf-ı güzaf. Kalın sağlıcakla değerli okuyucularım…
#