Sakın Ütopya Demeyin
Kalitenin ve kalifiyenin değeri yitirildiği günümüzde, geleneklerin ve göreneklerin birer birer yok oluşu, yerini ise işe yaramaz gayri insaniliği taşıyan araçların sayıları artırılırken, başı dönmüş sermayenin ve ona hizmet ederek bir gıdım lık karnını doyurma telaşına düşürülmüş güruhun şuursuzca kat ettiği yolun sonucu nereye varacaktır biliyor muyuz? Hepimizin kaygılı olduğu ve birazda güven duygusuyla karıştırılmış akıllarımız iş göremez hale getirildi. Yinede salıvermedik benliğimizi. Sorgulamaya çalışıyor bu bilinmez yolda ilerlerken kendimizi.
Değerli dostlarım, kime inanabileceğimizi mi kaybettik dersiniz. Kim doğruyu söylüyor, acaba sorusu şüpheyle karışıp zihinlerimizi tahrip etmekte ve bizleri her geçen gün yıpratmaktadır. Konuşanlar söylediklerinden emin görünüyorlar, ancak benim vicdanımda sağlam bir yer bulamıyorlar nedense. Belki hepsi de anlaşmalı ve kavgalı görüntüler sergilerken, peşlerine taktıkları toplulukları acaba aynı hedefe mi taşıyorlar dersiniz. Merakımı bir türlü giderebilmiş değilim. Belki bende sizlerin kafalarını karıştıran karıştırıcıların görevine ortak olmuş olabilirim. Onarlın değirmenlerine farkında olmadan su taşıyanlarınız yok mu aranızda. Fakat ben kasıtlı olmadığımı, ama kusurlu olabileceğimi her zaman söylemişimdir. Bütün iyi niyetimle samimi olarak kafa yoruyor en faydalı bilgileri toplamaya çalışıyor, yanlış olanların ortaya çıkarılması için çaba sarf etmeye çalışıyorum. Kimi ütopya kimi de hayal diyebilir. Herkesin görüşüne ve düşüncesine saygı duyarken kendi düşüncelerimi de buradan aktarmaya çalışıyorum.
Değerli dostlar, şirk bile tevhit postuna girerek çıkıyor insanlığın karşısına. Tarihimize şöyle bir göz atarsak nelerin olduğunu ve nelerin olabileceğini düşünüp ders almamız gerekmez mi? Akıl almayacak hilelerin tevazu ölçüsünde rahatlıkla uygulandığı günümüzde herkes önce bilinçli ve uyanık olmak zorundadır. Mikrop her gün şekil değiştiriyorsa, çağın mikropları da yöntem ve metot değiştirmektedir. Hangi kapıdan nasıl ne şekilde gireceği ve sana nasıl yaklaşacağı kendilerince planlanmış ve uygulama hatalarına düşmemek için iş birlikçi ve akıl hocalarıyla ortak çalışmaktadırlar. Küreselleşen bir dünyada acımasızlıkların kıyasıya arttığı ve çözüm için çare bulunmayan bir dünyada küreselleşen olgulara dikkatinizi çekmek isterim. Bakın etrafınıza. Adalet küreselleşmiyor. İyilikler küreselleşmiyor. Acımasızlıkların güpegündüz uygulandığı bir dünyada kendimize çeki düzen vermemiz gerekmez mi? Bütün bunlar görsel basının gözleri önünde yapılıyor, bizler de artık film seyreder gibi seyrediyoruz. Bunlar tiyatro oyunu değil dostlar aklımızı başımıza alalım. Bugün uzaktan seyrettiğin ateş yarın senide yakacaktır. Bunu aklından çıkarma. Senin seyrettiğin gibi, seni de seyredenler olacak. İnsanoğlunun asıl vazifesi yanlış ve zulüm nerede uygulanırsa uygulansın, kimden gelirse gelsin, her zaman haklının ve mazlumun yanında yer alıp zalime karşı mücadele etme duygusunu yitirmemelidir. Mazlumun sizden-i bizden-i olmaz dostlar.
Mazlumların birer birer tüketildiği bir dünya sonunda zalimlerin elinde kalacaktır. Gerçi onlar mazlumların sırtından geçinirken onları yok etmenin bedelini birbirlerini vahşice tüketirken anlayacaklar. Mazlumlara karşı uyguladıkları yanlışların cezasını canlarıyla mallarıyla mutlaka bir gün ödeyecekler, ancak bir daha dünyada adaleti kurmak için vicdanlı insanları bulamayacaklar. Mazlumların kanlarında boğulup giderken zalimce sergiledikleri vahşeti kendilerinde deneyecekler. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur. Belki de bu yol kıyamete giden yolun sonu olacak herkes hak ettiği cezaya çarptırılacaktır.
Evet değerli dostlarım, fazla şüpheci olmayalım ama her olaya da şüpheyle yaklaşalım. Eğri sağlamlar doğru çürüklerin yanında yine de yerini korumakta, hem doğru hem de sağlam olanların sayıları tükenmek üzere. Onları tanımaya, anlamaya ve sahip çıkmaya özen gösterelim diyor hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.