Çağ Bizden ne Bekliyor…
Çağ, güzel bir ahlaka sahip olan, çağa ışık tutacak bilgi ve becerisi elinde olan, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini şiar edinen insana ne kadar muhtaç…
Bütün insanlar eğitimle şekillendirilir. Öğretim ile de beceri kazandırılarak verimli hale getirilir. Bunlardan her hangi birinin eksikliği, ya da yokluğu, o toplumun geleceği için büyük tehlike arz eder..
Önce eğitime kısaca değinelim. Verilecek eğitimle insanın kendine karşı sorumluluğu, topluma karşı görevleri, çevreye karşı duyarlılığı, vatanına ve milletine karşı hizmetkârlığı ve bütün dünya insanlığının barış ve mutluluğu için çalışmayı kendisi için amaç edinendir… Mutlu insan odur ki; edindiği güzel ahlak, bilgi ve becerisi ile de bütün insanlığın mutluluğu için çalışan ve istidadına uygun bir mesleği en iyi şekilde icra edebilendir…
Eğitimde en önemli unsur; zorla alıştırma değil, terbiye metodu kullanılmalıdır… Çünkü zorla alıştırma insanı gerçek şahsiyetinden uzaklaştırır… Doğru bir şeyi, zorla kabul ettirmeye çalışmak gayri insanidir… Terbiye metoduyla yetiştirilirken istidadı doğrultusunda da bilgi ve beceri kazandırılan insan, dünyanın sigortasıdır… Bu gün sahte nezaket ve riyakârlık toplumda ön plana çıkmışsa, geleceğimiz tehlikede demektir. Çünkü toplumda beceriksiz ve liyakat sız insanlar toplumun ön saflarına geçerek toplumu hem avutur, hem de uyutur. Bugün itoplumumuz onurlu vakarlı insanlara ne kadar muhtaç... Birbirimize güvenimiz gittikçe azalıyor. Duyarsız ve şuursuz insanların topluma mutluluk vereceğiz diye attıkları sloganlar artık insanımızı tatmin etmiyor. Sözünün arkasında durabilen insanı arıyor insanlık. Sevgi, bilgi ve beceri ile donatılmayan insan, yeryüzünde dehşet saçar, mutluluk değil. Anılan değerler üzerinde durulmazsa, yetişen nesil iyi bir fert olacağı yerde, karşınıza zararlı bir alet olarak çıkacaktır. İşte arzulanan hedefe ulaşmanın tek yolu, aksaklıkları görebilmek ve değişmesi gerekenlerin değiştirilmesi ile mümkün olacaktır. Küreselleşen bir dünyada insanlar, anlaşarak yaşama şartlarına, ancak çağdaş bir eğitimin yeniden yapılanmasıyla ulaşılabilirler… Çağdaş eğitimin yanında çağın gerektirdiği bilgi ve beceriyi de öğrencilerimize istidatları doğrultusunda kazandırmak zorundayız. Yoksa nesiller çağa yenik düşer ve çağın teknolojisinin altında ezilirler… Bunun için de eğitim- öğretime gereken önemin verilmesi, yatırımın en büyüğü de eğitim- öğretime ayrılmasıdır...
Çağdaş eğitim ve öğretimden anlaşılması gerekenler, dünyayı paylaşamayan değil, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini bütün insanlığa açan, onlara ulaşması için de, çaba harcayan ve bu görevi kendi için en mukaddes bir vazife kabul eden insanı yetiştiren eğitimdir… İnsanın bencil düşüncelerini bertaraf etmeden, ihtiraslarını kanaate bağlayamazsınız. Dünyada en önemli varlık insandır… O halde en büyük yatırımda insan için olmalıdır. Bu da ancak eğitimle mümkün olacaktır. Kendisinden başkasını düşünmeyen bir nesil, hem kendini, hem de toplumun geleceğini perişan edecektir… Devletlerin ayakta kalmaları, ya da tarihten silinip gitmelerinin altında işte bu gerçekler yatmaktadır. Bu gün rüzgâr ekerseniz, yarın fırtına biçersiniz.
Şimdi de, gelelim eğitimden sonra, insan için gerekli olan öğretime. Bunlar etle tırnak gibidir.
Öğretim: Çağın teknolojisine ayak uydurmak, hatta gelecek çağa ışık tutacak buluşların kapılarını aralamak olarak tanımlanabilir. Ulaşılacak her türlü yenilik insanlığın mutluluğu için kullanılmalıdır. Bunun içinde her zaman insanı ve insanlığı seven, doğayı seven gençliğin yetiştirilmesine ara verilmemelidir.
İnsana iki şey mutlaka kazandırılmalıdır. Birincisi; güzel bir ahlak, ikincisi; de istidadı ve kabiliyeti doğrultusunda beceri kazandırılarak hayata hazırlamak olmalıdır… Bunun içinde okul denilen kurumlar yeterlidir. Ancak eksiklerimiz çoktur. Bu gün iletişim çağında artık okullarımız bilgisayarlarla donatılmalıdır. Bundan daha önemlisi, eğitim-öğretim için okula başvuran yavrularımızı önce anlamak, tanımak, sonra da yön vermek zorundayız. Bunun içinde 1,2. ve 3. sınıflarda öğrencilerin hiçbir yönü notla değerlendirilmeden yapılacak çalışmalarla öğrenciyi keşfetmek olmalıdır. Bu dönem aferin, çok iyi, çok güzel ve bugün daha iyisin gibi sözlerle öğrencilerin gerçek kişiliğini ve yönünü tanıma çalışmaları yapılmalıdır. 4.ve 5.sınıflarda ise artık yavaş, yavaş öğrencinin kabiliyetini, istidadını tanımaya, anlamaya, 6.7.8. sınıflar da ise kesin olarak artık öğrencinin yönü tayin edilmelidir...
Lise de ise artık gerçek yönü ortaya konmalıdır.Başarılı ve müteşebbis öğrenciler seçilmeli.Öncelikle bunlara üniversite kapıları açık olmalı ve imtihansız alınmalıdır..İlköğretim 1.2.3. sınıflarda tanınmaya çalışılan, 6.7.8. sınıflar da anlaşılan ve lise de yolu tayin edilen öğrenciler üniversiteye kendi yönleri ile girebilmeli ki; o öğrencilerden toplum gelecekte gereken faydayı görebilsin.Bunun için de gençlerimize üniversite kapılarını bir ekmek kapısı olarak göstermekten bir an önce vazgeçip, dünyaya ışık tutacak bilim yuvaları olduğunu aşılayalım…
Ve ardından müstakil, müteşebbis, kendine güvenen gençleri kazanabilelim… Bu gençlik bizim elimizde. Bize düşen görev, bunların nasıl yetiştirilmesi gerektiğinin tespitidir. Eğitim ve öğretimdeki belirsizlikten bir an önce vazgeçilmeli. Kararlı, istikrarlı eğitim-öğretimi mutlaka eğitim-öğretim camiasına kazandırmalıyız…
Bu ülke bizim, bu gençlik bizim.Çağı hep geriden seyretmekten, kurtulmak istiyorsak, öğrencinin arzuladığı bir mesleğe ulaşabilmenin yolunu açmak zorundayız..Bu gün, öğrencilerin yüzde kaçı kendi istediği, arzuladığı bir mesleğe ulaşabiliyor...? Bu konuya öncelikle eğitim şuramız ve devlet büyüklerimiz, sonra da eğitimciler, analar-babalar gereken önemi vermelidir..
Ülkemizin kalkınmasını istiyorsak eğitimde ve öğretimde köklü bir reform mutlaka kısa zamanda yapılmalıdır..Bazı ülkelerin ortaya koyduğu teknolojiyi, biz kullanmakta zorlanıyorsak, kendi kendimizi beğenmekten vazgeçip,yaldızlı sözler söyleyerek hem kendimizi, hem de halkımızı kandırmayalım.İleri ülkelerin yöntemlerini mutlaka almalıyız.Okullarımızı da buna göre dizayn etmeliyiz.Bizlere teslim edilen yavrularımıza artık sahip çıkalım. Zararın neresinden dönerseniz kardır. Eğitim-öğretimin kalitesi, yetişen nesil çağa ayak uydurmuşsa kaliteye ulaşılmış demektir… Yoksa doğru yaptığımızı zannederek yapılan yanlışların telafisi mümkün olmayacaktır. Toplumda insan olarak davranışlarımız, söylediklerimizi yalanladığı sürece de, eğitimde başarıyı elde edemeyiz… Son dileğim, söylediklerini, davranışları ile yalanlamayan ve çağın teknolojisi avuçlarının içinde bir oyuncak olan, çağa ışık tutacak bir toplum diliyorum…
Saygılarımla..
Eğitimci-Yazar
M.Ali ÇINAR
#