İnsan ve Mutluluk
İnsanlar kavim kavim,tabiki hep farklıdır,
Farklılıklar güzellik,getirirken dünyaya,
İsteklerimiz aynı,kalbimizde saklıdır...
Değerli okuyucularım,
Bu yazımda sizlerle şu dünya gezegeninde olup bitenlerden bir nebzede olsa bahsetmek istiyorum…
Yeryüzünde milyarlarca insan yaşamaktadır. Dilleri ayrı. Dinleri ayrı. Ülkeleri farklı, farklıdır. İnsanoğlunun bütün çabası yeryüzünde mutlu olmak, eşiyle dostuyla güzel bir yaşam sürmeyi arzu etmektir. Dünya denilen şu gezegende, insanoğlu bir türlü paylaşmayı öğrenememiştir. Her geçen devrin, tarih olarak yazılarak çocuklarımıza okuttuğumuz, ancak hiçbir ders almadığımız hepimizce malumdur. Eğer geçmişimizden ders alına bilseydi, bu çağ bana göre mutlulukların paylaşıldığı bir çağ olmalıydı. Günümüzde silahlara yapılan yatırım, eğer insanlık için harcansaydı, yeryüzü, yüzü gülen insanlarla dolar taşardı. Sönen ocaklarla değil...
Evet, yapılan silahların, çıkarılan savaşların yaptığı tahribat, eğer dünyamızı güzelleştirmek için harcansaydı yaşadığımız dünya gibi, onlarca dünya ya yeterdi, artardı bile…
Hayvanlar âlemini hepimiz izliyoruz. Kurtların peşinde hiç kurt gördünüz mü? Tilkilerin peşinde tilki, çakalların peşinde çakal, hiç gördünüz mü? Evet, hepsi başka bir hayvanın peşinde koşuyor... Peki, niye insan insanın kurdu olmuş, nedir alıp veremediği. Aslında geçici bir dünya üzerindeyiz. Savaş denilen bir kavram’ı sözlüklerden kaldırmalıyız. Çocuklarımıza böyle bir şey çağ dışıdır diyebilmeliyiz…
Ama ne yazık ki, menfaat güçlerinin eline teslim edilen dünyayı, kendi çıkarlarının dışında başka bir şey görmeyip, yeryüzünde bozgunculuk yaparak, yeryüzünü ıslah edeceklerini savunanlar,DOĞRULUĞU, ahlaki bir değer olarak değil, sadece kendi çıkarları için gerekli bir prensip olarak kabul etmişler… Dengeleri kendi lehlerine bozduklarından, denge unsurundan da yoksundurlar. Onların gözleri vardır. Ancak kendi menfaatinin dışında başka bir şey görmez. Kulakları vardır, kendi çıkarlarının dışında bir söz işitmez. Kalpleri vardır. Kendi acılarının dışında başka bir acı hissetmez. Bu asalak güçler, bazen bir tek insandır. Bazen bir topluluk, bazen de bir ülkedir. İşte bu zihniyeti taşıyan kimseler, işbaşına getirilip eline bir güç verildiğinde, Hem başka ülkeleri rahatsız ederler, hem de kendi ülkesinde yaşayan sağduyulu insanları...
Savaşı kim ister ki, bugün yeryüzünde yaşayan insanlar, hangi ülkede yaşarsa yaşasın, savaş istemiyorlar. Kim ister ki, kan, gözyaşı, acı. Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanın ortak bir tek isteği var. Meslek edinmek, evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak, çocuklarını yetiştirip, üretime katkıda bulunmaktır. Bunu insanoğluna çok gören, görünmeyen zihniyet, maalesef insanlığa açlığı, sefaleti, acıyı ve gözyaşını bırakmıştır. Çok malı olan insan çok mutlu değil dir. Çok toprağı olan insan çok huzurlu değildir. Savaşlar yapılmasa da, zaten bir asır sonra, şu an yaşayan 6 milyar insan toprak olmayacak mı?
Mutlu insan odur ki, ihtirasına gem vurmuş, kendi için istediklerini başkaları için de isteyebilen, tüm insanlığı seven, âlimlerin karşısında hürmetli, zalimlerin karşısında heybetli duran, geçici bir dünyada bulunduğunu unutmayan, hesabını Allah’a verecek tarzda yaşam sürmeye çalışan Salih bir kimsedir…
Saygılarımla…
M.Ali ÇINAR (Eğitimci-Yazar)
#