Geri
Servet YILDIRIM Servet YILDIRIM Düşüncelerim

Sözde İslâmcılar

İstiklâl Harbi sırasında haçlı uzantıları ile mücadele eden Kuva-i Millicileri dinsizlikle suçlayıp düşmanla işbirliği yapanlar da sözüm ona İslâm adına hareket ediyorlardı!
Yayın: Güncelleme:

Toplum olarak en büyük eksikliğimiz gündeme getirilen görüşleri fazla düşünmeden ve akli ölçülere göre tahlil etmeden kabul veya reddetmemizdir. Fazla okumayan bir toplumun bireyleri olarak sözlü ve ezberci bir öğretim sistemi ile öğreniyoruz. Cumhuriyet dönemin de bile okullarımızda çocuklarımızı ezbercilikten kurtaramadık. Öğrendiği bilgileri kafasında tartıp, tahlil etmeden ezberleyen nesiller yetiştirdik. Aynı hata dini öğretide de hâlâ devam etmektedir. Yüzyıllarca dinimizi bize başkalarının naklettiği doğru, yanlış bilgilerle öğrettiler. Dinimizi kaynağından, Kur-an’ı Kerim’den okuyup anlamamız engellendi. Avam anlamaz, bizim öğrettiklerimiz ile dinlerini yaşasınlar denilerek Emeviler ve Abbasilerin tahrif ettikleri bir dini anlayış gerçek İslâm’ın yerini aldı. Müslümanların kendi akıllarını kullanmaları engellenerek biz sizin adınıza düşünürüz, biz nasıl dersek öyle yaşayın dendi. Bu yanlış öğretinin sonuçlarını televizyonlarda yapılan dini programlarda sorulan sorular da görebilirsiniz. İlmihal bilgilerini bile okuyup anlamaktan yoksun, bilgileri şifahi olarak birilerinden öğrenmeye çalışan Müslümanlar. Duydukları ile öğrenen daha doğrusu öğrendiğini sanan bir toplumda basın-yayın kuruluşlarını elinde bulunduran güçler toplumu istedikleri gibi yönlendirebilirler. Şu veya bu yollarla ele geçirilen medya vasıtası ile tek merkezden yönetilerek oluşturulan haberler sürekli pompalanarak toplum istenilen şekle getirilebilir. Buna İslâmiyet’i istismar eden din bezirgânı politikacıyı da eklerseniz toplumun büyük bir kısmını istediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz. Halkın dini ve milli değerlerine saygı duymayan kendilerini lâik olarak ifade eden sözüm ona lâikçiler de toplumu din bezirgânlarının kucağına itmekteler. Bunlar yüzünden gerçek lâikler kendilerini anlatmakta zorluk çekmektedir. Türk toplumunun dinine olan samimi bağlılığını kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan emperyalistler içimizdeki yerli işbirlikçiler ve ajanları vasıtaları ile ülkemizde sözde din adına olaylar çıkarmış ve sosyal huzuru bozmuşlardır. Osmanlının son dönemlerinde oluşan kitle hareketleri şeriat isteriz, din elden gidiyor nidaları ile başlatılmıştır. İstiklâl Harbi sırasında haçlı uzantıları ile mücadele eden Kuva-i Millicileri dinsizlikle suçlayıp düşmanla işbirliği yapanlar da sözüm ona İslâm adına hareket ediyorlardı! İstiklâl Harbi süresince düşmanla işbirliği yapılarak din adına çıkarılan isyanları kısaca ifade edelim. Aznavur Ayaklanması- Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu) Ayaklanması-Bolu, Düzce, Hendek ve Adapazarı Ayaklanmaları-Yozgat Yenihan Ayaklanması- Afyon Ayaklanması-Konya Ayaklanması-Milli Aşiret Ayaklanması- Ali Batı Ayaklanması-Şeyh Eşref Ayaklanması-Koçkiri Ayaklanması-Cemil Çeto Ayaklanması. Bitmedi Cumhuriyet dönemine bakalım. 1924 yılında Musul meselesi sırasında İngilizlerin çıkarttığı Nasturi ve Şeyh Sait isyanları, Hatay meselesi görüşülürken çıkartılan Dersim isyanı. Bütün bunlar Türk Devletini zor durumda bırakmak için dini hassasiyetler kaşınarak çıkartılmış isyanlardır. Bu isyanlar emperyalizmin kandırdığı Müslümanlar ve yerli işbirlikçiler tarafından sözde İslâm adına çıkarıldılar. Geçmişte yaşanılan bu olumsuzlukların bugün düşmana karşı yurdu savunacak olan Türk Ordusu tarafından değerlendirilmesi yanlış mı? Ordu bu yüzden bünyesinde oluşturulmak istenen tarikat yuvalanmasına müsaade etmemiştir, bundan sonrada etmemelidir. Emir komuta zincirine birde tarikat şeyhleri eklenmemelidir. Türk Ordusunun bu konudaki hassasiyetini din düşmanlığı gibi algılayan bazı çevreler bu aykırı fikirlerini topluma da kabul ettirmeye çalışmaktalar. Bu çabalara Atlantik ötesi emperyalist gücün yardımları eklenince tam bir kargaşa ortamı oluşmuştur. Emperyalistler o kadar kendilerinden eminler ki her şeyi açık, açık söylemekten çekinmiyorlar. ABD eski Başkanı Clinton CNN televizyonunda yaptığı bir konuşmada “küreselleşmenin oluşabilmesi için üniter yapıdaki devletlerin ortadan kalkmasını, küreselleşmenin gevşek sınırlar istediğini” söylemiştir. Aynı başkan 2000 yılında düzenlenen “Millenium Kongresi” nde “Bir dünya hükümeti” kurulmasından bahsetmiştir. Üniter milli devletleri böl; küçülen, milli güçleri kalmayan ufak devletleri sömür ve yönet. Bunun da adı küreselleşme ve demokratikleşme olsun! Aynı başkan tarafından 1997 yılında imzalanan “Yeni Bir Yüzyıl İçin Ulusal Güvenlik stratejisi” adlı belgede Hazar bölgesindeki petrolün Amerika için elzem olduğu ifade edilerek kendi menfaatleri için gerekirse silâh gücüne başvurulacağı belirtilmektedir. NATO toplantılarında Türk subaylarının yanında Ortadoğu’da; Türkiye de dâhil pek çok ülkenin parçalanacağının konuşulduğunu ve haritaların dolaştırıldığını toplantılara katılan Türk subayları ifade ediyorlar. A.B.D’nin belirlediği bu yeni politikayı gören Türk Genel Kurmayı 1997 yılında “Milli Askeri strateji Konseptini değiştirerek” gereğini yaptı. Bölgenin bağımsızlığı için politikalar belirledi. Ordunun bağımlı olduğu hususlar not edilerek çözümler geliştirildi. Olabilecek bir Sovyet istilâsına karşı toplumu örgütlemek, silâhla karşı koymak ve antikomünist faaliyetlerde bulunmak amacı ile Amerika tarafından NATO bünyesinde 1952 yılında kurulan “Seferberlik Tetkik Heyeti” 1965 yılında “Özel Harp Dairesi” adını almıştı. Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile komünizm tehlikesi ortadan kalkmıştı ama Irak’ın kuzeyindeki A.B.D varlığı yeni bir tehdit unsuru idi. Bu tehdide karşı A.B.D’nin kurduğu bir örgütle yola devam edilemezdi. O dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş bu örgütü yeniden yapılandırarak adını Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) yaptı(1991). Bölücü terörü ve Kuzey Irak'taki kukla devleti hedef alan ve tümen düzeyine getirilen bu birlik A.B.D’yi endişelendirdi. 1994 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen 35 bin kişilik bir kuvvetle Irak'ın kuzeyine girdi. (1995 Çevik Harekâtı) İlginçtir, harekât öncesi ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbruk (Holbrooke) şunları söyleyerek Türk Ordusunu tehdit ediyordu."Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekâtta dikkatli olmanızı tavsiye ederim" Söylediği oldu.12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi Mahallesi olayları yaşandı. Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Gazi mahallesinde yüzleri maskeli kişiler 3 kahvehane ve bir işyerini silahla taradılar. Ölenler ve yaralananlar oldu. Olaylar günlerce devam etti ve Ankara’ya sıçradı. Fakat harekâttan vazgeçilmedi. Karadayı Paşa Özel Harp mensuplarının Çeçenistan ve Doğu Türkistan’da Amerikalılar adına faaliyet göstermelerini engelledi. 1998 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. Hüseyin KIVRIKOĞLU A.B.D’nin Türkiye ve çevre ülkeler için tehdit oluşturduğunu açıkça ifade ederek Amerika gezisini iptal etti. A.B.D Org. Kıvrıkoğlu’na MILLENIUM CHALLENGE 2002(BİN YILIN MEYDAN OKUMASI) adı altında Nevada çölünde yaptığı Türkiye’yi işgal tatbikatı ile cevap verdi. Org. Tuncer Kılınç 2001 - 2003 yıllarında Milli Güvenlik Genel Sekreterliği yapmış bir paşamız. “ABD ve AB ile işbirliğini bırakıp Rusya ve İran’la ittifak kuralım” diyerek yeni bir strateji önerdi. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt “Türkiye için asıl tehdit PKK değil arkasındaki güç ABD” dediği için susturuldu. A.B.D Trabzon’da deniz üssü istiyor. Bu üsten yararlanarak bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek arzusunda. Belki de Karadeniz’de var olduğu iddia edilen petrolün başına çökmek istiyor. Bunu önlemek isteyen Genelkurmay Başkanımız Org. İlker Başbuğ Trabzon’da Deniz Kuvvetlerimiz için bir üs açtı. Yukarıdaki satırlar Türk Ordusu mensuplarına bugün yapılanların sebebi hakkında bir fikir vermiyor mu? Şimdi ben Türk Ordusunun komutanlarının darbeci ve din karşıtı olduğu yaygaralarını atan yandaş medyaya soruyorum. Irak’ta ve Afganistan’da 2 milyona yakın Müslüman’ın kanına giren, her türlü iğrençliği Müslüman kadınlarına reva gören Amerika’ya karşı sesini çıkarmayan, bilâkis onlarla işbirliği yapanlar mı daha Müslüman? Yoksa Amerika’nın bölgedeki hâkimiyetine karşı çıkan ve sırf bu yüzden “sözde İslâmcılar” tarafından her türlü iftiraya maruz bırakılan ordu mensupları mı? Yazının girişinde yazdığım bir cümleyi tekrarlamak istiyorum. İstiklâl Harbi sırasında haçlı uzantıları ile mücadele eden Kuva-i Millicileri dinsizlikle suçlayıp düşmanla işbirliği yapanlar da sözde İslâm adına hareket ediyorlardı! Unutmayalım! Düşmanı yurdumuzdan kovup Camilerimizin minarelerinden ezanı susturmayanlar yine Kuva-i Milliciler oldular. Türk Ordusu Türk Milletinin İslâm’ı yaşamasına değil, sözde İslâmcılar tarafından Türkiye’nin A.B.D ve Batı’ya teslim edilmesine karşı çıkmaktadır.

 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

A.Haluk Pektaş
22.02.2010 / 10:42:05
Sayın Yıldırım,yazının bazı tesbitleri hariç muhteviyatına katılmamak mümkün değil;tarafsız sorgulayanlar için.Şahsen Ülkemin içindeki olaylar geçmişten günümüze emperyalist güçlerin müdahale senaryolarından kurtulabilmiş değil.Dış güçler ve iç uzantıları Atatürk'ün tarifi ile (Gaflet dalalet ve hıyanet)içinde bulunan,özellikle sermaye ve güç sahiplerinin müdahil olduğuna inananlardanım.Din tarih boyunca toplumu motive etme adına güçler tarafından kullanılmış ve kullanılacaktır.Bunu ancak bilinçli sorgulayan inanç sahipleri engelleyebilecektir sanırım.Günümüzde de emperyal güçler din,milliyetçiliği ve silahlı güçleri bir şekilde yeri ve zarureti dahilinde kullanmaktadır.Göz bebeğimiz ve güvencemiz silahlı kuvvetlerimizi tertemiz gibi varsaymak da tarafsız bir tesbit olmasa gerek.1960 dan beri yaşanan darbe ve muhtıraları haklı görmek demokrasiyi de kullanmak veya görmezden gelmek değil midir.Sahte laikler ve laikliği kalkan edenler halkı küstürmüşlerdir.>>>
A.Haluk Pektaş
22.02.2010 / 11:00:53
>>>Sözde islamcılar olduğu gibi,sahte demokrat ve halkçılar da var olagelmiştir.Değerli ve önemli gerçekleri ifade eden yazınızı sadece islamcılara tahsis etmenizi belki gerçeklerin bir yüzünü ifade etmek olarak algılamak isterim.Yoksa bu ülkenin üzerinde oynanan oyunlara,irtica,laiklik,mezhep,milliyet,vs.gibi her türlü tefrika sebepleri icad edilerek güncellenmekte senaristler sahne arkasında gizlenmektedir.Bunların bütününe eşit mesafede değerlendirmek belki sağlıklı tesbiti ve birleştirici unsuru ihtiva edecektir sanırım.Saygılarımla
Tevfik Kaymaz
22.02.2010 / 16:13:00
Gerçektende bu gün öylesi puslu havadayızki, herkes Atatürkçü , herkes Müslüman , Herkes her şey. Her türlü değerin , inancın , ideolojinin içerisine iki yüzlü sahtekarlar girmiş durumda. "İşte bu yüzden içimizde her cenahdaki işbirlikçi , sahtekar , hainleri temizlediğimiz de gerçektende geriye bir tek şey kalır oda Kuva i milliye dir " diyoruz. Saygı ve selamlar.
Ahi Naci İşsever
22.02.2010 / 21:59:31
Sayın Yıdırım, tabiri caizse memlekette herşeyin "alası karasına" karıştı. Ezberimiz değişiyor ve değiştirildi. Erken kalkan "gündemi" dikte ettiriyor. Güzelin, doğrunun ve iyinin içeriği önemsizleşti. Bana kalırsa Cumhuriyet devrimlerinin sindiriminde kirteşmiş böbrek taşlarını düşürüyoruz. Çiğ yenilen ne varsa, şimdi midemize dokunup ağrıtıyor. Yakınımlarınızın çoğu zaten vardı. Bugün açığa çıkıp konuşulur olmaları da hayra alamettir. Ancak bu: "evimin önünden bekçi! geçti diye" natıkalı söylemleriyle "gökgörmedik" ve sevindirik siyâsilerin endam yarışına düşerse kötü.Bence endişeye mahal yok.A.Naci.

YAZARIN SON YAZILARI

Anayasa Ve Ekonomi

Anayasa Ve Ekonomi

Asıl amaçları yargı denetiminden kaçmaktır. Bunların dışında Anayasa değişiklikleri ile esas yapılmak istenilen husus Türk Devletinin üniter yapısını bozarak ABD’nin arzuları istikametinde devletimizi federatif bir yapıya sokmaktır
Çarşafa Dolananlar Ve Çarşaflayanlar

Çarşafa Dolananlar Ve Çarşaflayanlar

Cumhuriyet döneminde kıt imkânlar ile oluşturulan Kamu İktisadi Teşebbüslerinin büyük çoğunluğu yabancilara satıldılar. Stratejik önemlerine bakılmaksızın haraç mezat satılan bu ekonomik değerlerin satışından elde edilen paralar vatandaşlarımıza istihdam yaratacak yatırımlara sokulmadı.
Demokrasi

Demokrasi

Ülkemizde demokratikleşme adı altında yargının siyasallaştırılması, basının susturulması ve yandaşlaştırılması yönünde endişe verici gelişmelerin olduğunu görmekteyiz
Yetim Hakkı

Yetim Hakkı

Halkımızın dinine olan samimi bağlılığını bilen bazı politikacılar konuşurken İslâmi terminolojiye ait sözcük ve cümleleri kullanmayı tercih ediyorlar. Kalbe ve gönle yerleşmesi gereken İslâmiyet’i dillerine yerleştiren bu politikacılar muhalefette “Hazreti Ömer’in adaleti” ifadesini dillerinden düşürmezken, iktidar olduklarında maddi ve siyasi hırslarının esiri olarak iktidar imkânlarını olabildiğince istismar etmekteler
Yeni Bir Seymen Alayı

Yeni Bir Seymen Alayı

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi olan milli devlet yapısının çökertilmesi için Türkiye’nin etnik yapısı sürekli kaşınmış ve Türkiye’nin çok etnikli bir nüfus yapısında, mozaik bir ülke olduğu tezi devamlı gündeme getirilerek Türkiyelilik kavramı ortaya atılmıştır.
Devlet Adamı Olabilmek

Devlet Adamı Olabilmek

Devlete isyan edip, Türk Askerine kurşun sıkanlara Kerbela muamelesi yapılmış. Bunu söyleyen kim? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Demek ki politikacı olmakla devlet adamı olunmuyor.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.