Hiddet mi? Şiddet mi?
Hiddet şiddeti doğurur. Şiddet ise öfkenin sonucudur. Peki, hiddetlenmek nedir? İnsan niçin hiddetlenir? Her hiddetlenen şiddet uygular mı? İnsanı hiddetlenmeye iten unsurlar nelerdir?
Son günlerde kendinden sıkça söz ettiren bir kelime var. “şiddet” evet kendinden sıkça söz ettiren bu kelimeden söz etmek istiyorum. “Bir koca eşine şiddet uyguladı”. “Bir adam çevresine şiddet saçtı”. Kimler daha çok şiddete başvuruyor. Günümüzde okumuş, eğitim almış, okuryazar sayımız oldukça yüksek. En çok şiddete başvuranlar okuryazar olmayanlar mı, yoksa okuyup azanlar mı? Günümüzde şiddetin sadece küpün dışına sızanlarını görüyoruz ya da duyuyoruz. Bana göre bu iş lafla çözülmez. Herkes başkası için konuşuyor. Başkaları için düşünüveriyor. İnsanlar bu hale nasıl getirildi? Bu durum nasıl önlenebilir. TV. Lere çıkanlardan bol bol nasihat dinliyoruz. Ertesi gün yine bir olay, yine aile içi şiddet… Demek ki düzgün kelimeler seçerek cümleler oluşturmak bu işin sonunu getirmiyor. Herkes başkası için konuşuyor. Başkası için düşünüyor. Nerde hata yapıyoruz acaba deyip uzun uzun düşünmemiz gerekmez mi? Bana göre eğitimden daha çok bu durumun ekonomik olduğu kanaatini taşıyorum. Bugün 650-700 TL ile çekirdek bir ailenin geçinebilmesi mümkün mü? Kira mı vereceksin? Elektrik su mu ödeyeceksin? Eve yiyecek mi alacaksın. Laf etmesi kolay... Diyeceksiniz ki, ekonomisi düzgün olanlarda da görülüyor. Tabii ki görülür ancak bunun oranlanmasına bakmak lazım. Her ailenin önce geçinebilmesi için makul bir geliri olması şart. Evi olmasa da, araba alamasa da, normal olarak evini geçindirebilecek bir gelire sahip olması gerekmez mi? Her insan doğal olarak bir eş bir aş ister. Eş bulur aş bulamazsa sıkıntı doğar. Sıkıntılar insanda hiddet, hiddetin sonu da şiddet demektir. Boşanmalara gelince oran olarak bakarsak ya çok gelirli olan aileler ya da en çok fakir ailelerde rastlanmaktadır. Günümüzde boşanmaların sayısının artmasının sebebi orta direğin yok olmaya doğru gidişindendir. Artık ya çok zenginsin ya da çok fakirsin. Aradaki makas daralmaktadır. Bu durumu yetkililerimiz görmesi gerekiyor. Hastanelerde psikolokların hasta sayısındaki artışta bunun bir göstergesidir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, şiddetin önlenmesinde en etkili olacak unsur ekonomiyi düzeltmektir. Ekonomiyi düzeltirken eğitimi de göz ardı etmemek lazım. Güzel bir eğitim alan insan kesinlikle şiddet istemez. Hiddetlense de kendisine hâkim olur. Ancak geçim sıkıntısı yaşanan ailelerde huzurlu bir ortamın bulunmasından söz etmek bana göre oldukça zor görünüyor.
“Allah’ım; beni azdıracak zenginlikten, isyan ettirecek fakirlikten sana sığınırım” (Hadis-i Şerif)
(Hiddet= Şiddet= Kızgınlık ve Öfke)