Dini Siyasete Alet Etmeyin!
Önce şunu belirtmeliyim ki, kanunları beğenelim, beğenmeyelim herkes uymak zorundadır. Aksi halde her bir kişi kendi kanununu uygulamaya kalkarsa kaos olur, terör olur. Bu durum ise hiç kimseye yaramaz, diğer toplumlara seni yem yapar sadece.
Günlük hayatımızda çok sık duyarız bu cümleleri. ‘’ Dini siyasete alet etmeyin, dini kullanıyorlar, sahtekarlar.’’ Ama hiç düşünmeyiz, din ne demek, siyaset ne demek. Din dediğimiz de, siyaset dediğimiz de insan içindir. İnsan hayatını yönlendiren, şekillendiren kavramlardır bunlar. Her ikisi de bir inançtır aslında ve tüm hayatımızı kuşatır. İman, inanmaktır, benimsemektir, kabullenmektir, boyun eğmektir. Birinde Allah’a ve Peygamberine iman edip uyarsın, diğerinde şeytana, nefsine ve kullara iman edip uyarsın.
İnancım yani dinim, benim yaşamımın her anındadır. Kişisel hayatımdan, aile hayatıma, toplumsal hayatımdan, devlet hayatıma kadar her anımı kapsar ve inancıma göre yaşamamı ister. Siyaset yapanlar, yani belirli bir dünya görüşünü savunanlar da aynıdır. Onlar da hayatımın her anını kapsayan fikirler sunarlar. Her iki kelime de aslında bir yaşam şeklini anlatır ve sunar.
Normal günlük yaşamında dininin emrettiği şekilde yaşayanların, siyasete girdiklerinde de aynı şekilde yaşamaya çalışması kadar doğal bir şey olamaz. Dini siyasete alet edenler, normal yaşamında dini vecibelerini yerine getirmeyip te, siyasete atıldığında, dini hassasiyetleri olan kişilerden oy alabilmek amacıyla, seçim meydanlarında dine inanıyor ve yaşıyormuş gibi nutuklar atıp, pozlar verenlerdir.
Din ve dünya görüşünün çatıştığı nokta laikliktir bizim gibi toplumlarda. Müslümansın ama laiksin. Çok yaman bir çelişkidir bu. Zira birinde her anını kuşatan İlahi emirler vardır, birinde yine her anını kuşatan ve İlahi emirlerle çelişen senin gibi insanların görüşleri. Maalesef ülkemizde laiklik ve Atatürkçülük cumhuriyetin ilanından itibaren, inanan insanlara baskı ve kısıtlama aracı olarak kullanıldı. Şükür son yıllarda bu durumu, önemli ölçüde aştı artık bu millet.
Peki kısaca nedir laiklik? Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Laiklik hakkındaki kanuna uyabilirsin, çünkü yönetim böyle, toplumsal düzen böyle. Kanuna uymakla, laikliğe inanıp, benimsemek, savunmak arasında çok büyük fark var. Buna inanıp kabullenen kişi haşa şunu kabul etmiş, inanmış demektir. ‘’ Allah’ım namazımda varsın, orucumda varsın, haccımda, zekatımda, sadakamda vb. varsın, inandım kabul ettim. Ama dünya işlerime sen karışma, ben beni yönetirim, sen o alanlarda yoksun. ‘’
Allah’ın ve Peygamber Efendimizin kesin hükümlerinin olduğu yerlerde Allah’ın kanununa değil de, insanın kanununa inanıp, iman ediyorsak işte sıkıntı burada.
Hem ‘’ Elhamdülillah Müslümanız ‘’ diyeceğiz, hem de ‘’ Ben laikim ‘’ diyeceğiz. Herkes önyargılarından uzak, tarafsız olarak şunu sormak zorundadır. Sağlam bir iman ve ebedi hayatta kurtuluş için insan kendisini, inançlarını sorgulamak zorundadır. ‘’Ben hangisine inandım? Allah’ın ve Peygamberin hükümlerine mi, benim gibi kul olan insanın hükümlerine mi?’’
Allah’ın ve Peygamberinin kesin hükümlerinin olduğu yerlerde, insan hüküm koyamaz inancımıza göre. O hükümlere inanmak, itaat etmek zorundadır. İnancın gereğidir bu. Allah’ın ve Peygamberinin kesin hükümlerinin olmadığı, ihtiyaç duyulan alanlarda ise, kullar İslam’a ters düşmeyecek şekilde, insan ve toplum hayatını düzenleyen kanunlar çıkarabilir.
Emir Allah’tan, irade bizden. Yollar belli, sonuçlar belli. İsteyen istediğini olsun ne diyeyim?
Bütün güzelliklerin sizlerle olması dileği ile, Allah’a emanet olun.
#